Tabelalara ya da gazete ilanlarına baktığınızda, dilimiz adeta,
yabancı kelimelerin istilası altında.
Özellikle yabancı kurum isimleri, dünden bugüne hep tartışma konusu
oldu.
Yasaklarla işin yürümediği anlaşıldı, pek çok sektörde abartıya
kaçılmadığı sürece, yabancı isimlere, yabancı markalara izin
verildi.
Hatta ihracata yönelik olarak üretilen ürünlere, özellikle yabancı
markalar vuruldu.
Peki, eğitimde, durum ne?
Örneğin İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, Rusça ya da
Arapça dil eğitimi veren kurum ya da kurslara o dillerden, herhangi
birinden, bir isim vermek mümkün mü?
Zaman zaman, bu yönde örnekler gördük ama şu sıralar kurumlar adeta
boğulma noktasına getirilmişler.
Ceza üzerine ceza ödedikleri yetmiyor gibi bir de kapatılma
tehlikesiyle yüz yüze kalmışlar...
MEB’e bir türlü anlatamadıkları dertlerini, belki sesimize kulak
verirler diye bir de bize anlattılar.
Savunmaları ilginç mi, ilginç!..
Dışa açılmak için şart
“Son iki yıldır, yabancı dil eğitimi veren kurumların yabancı
isimli markalarını kullanması, hiç olmadığı kadar
zorlaştırıldı.
Yabancı isimli kurum tabelaları, kurum içindeki görseller, reklam
tanıtım faaliyetleri, tümüyle yasaklandı.
Bunun nasıl bir sorun olduğunu özetlemek gerekirse, bir şirketiniz
var ve dünyaya açılmak istiyorsunuz.
Örneğin, şirketinizin adı TURKCELL olsun.
Size en başta diyorlar ki, biz TURKCELL olarak sizi kabul etmeyiz,
TÜRKSEL olursa izin veririz, aksi halde cezayı basarız.
Ama öte yandan da, devlet, sizden başka bir şey istiyor!
Diyor ki, dünyaya açılan markalar yaratın, sizi destekleyelim.
Gelin görün ki “ü” harfinin olmadığı gibi dünyada, ortak lisan
haline gelen İngilizcede, asla karşılığı olmayan bir ismin
markalaşmasını bekliyor ve bunun, New York borsasında işlem
görmesini istiyorlar.
Daha da kötüsü adın Türksel olsun ama başka bir marka mesela
lifecell falan da üst iletişimde kullanamazsın.
Neden? Çünkü yasak.
Tabii ki böylesi bir yasak, ne Turkcell, ne Pegasus, ne de bir
başka yerli marka için söz konusu.