Birbirimizi sürekli suçlamak, didişmek, kavga etmek adeta
yaşamımızın bir parçası haline geldi!
Meclis’te, gazete köşelerinde, televizyonlarda, tribünlerde, nereye
baksanız didişme var.
Terör ve şiddetin yarattığı moral bozukluğu yetmiyor gibi, şimdi
bir de suni gündemler yüzünden demoralize oluyoruz.
Millet olarak yorulduk hem de çok yorulduk.
Kahkaha atamasak da, dudak ucuyla da olsa gülümsemek istiyoruz.
Haberleri izlerken, gazeteleri okurken, dizilerin içinde
kaybolurken ne olur artık öfke nöbetleri geçirmeyelim...
Siyasetçilerin bir şeyi savunurken ya da karşı çıkarken ille de
kavga mı etmesi gerekiyor? Dizilerin hemen hepsinde ciyak ciyak
bağırıp çağırmak, daha nereye kadar devam edecek? Tartışma
programlarında o öfke, o hiddet niye?
Filmlerde niye onlarca, yüzlerce şiddet sahnesi var?
Özellikle mi seçiliyorlar?
Gazeteler, niye hep üçüncü sayfa haberleriyle dolu?..
Şimdi yine birileri çıkıp, Polyannacılık mı oynayalım istiyorsunuz
diyebilir.
Haklılar, elbette griyi pembe gösterelim demiyoruz.
Sadece ve sadece, her ne kadar haklı gerekçelerimiz olsa da, öfke
nöbetlerine biraz ara verelim.
Yoksa yarın, bugünü de arar noktasına gelebiliriz.
Ve sonuçta, bizi kızdıranların, birbirimize düşürenlerin dünya
umurunda değil.
Keskin sirke küpüne zarar veriyor, hepsi o kadar!..
Telafi eğitimi