O Ses Türkiye’yi öyle ya da böyle mutlaka izlemişsinizdir.
Yıllardır devam ediyor ve oldukça da keyifli.
Aslında programı hangi gözle izlediğiniz çok önemli.
Müzik ya da eğlence gözüyle bakıyorsanız, orada başlayıp orada
bitiyor.
Sosyolojik açıdan bakıyorsanız, Türkiye’nin bir aynası.
Bir televizyon şovu olarak izliyorsanız, ses, renk, görüntü, ışık
ne ararsanız var.
Eğitim penceresinden baktığınızda ise eğitimin yerlerde sürünen
halini daha iyi anlatan bir program olamaz!..
Çoğu meslekte olduğu gibi alaylı-mektepli tartışması, müzikte de
hep süregelir. Tıpkı bizim meslekte olduğu gibi...
O Ses Türkiye’nin değişmez ritüellerinden biri de müzik
öğretmenleri ve konservatuvar mezunlarının patır patır
elenmeleri.
Yarışma öncesinde yapılan röportajlarda hemen hepsi çok iddialı
oluyor. Final hesapları yapıyor...
Daha önceki yarışmalarda da sık sık rastladığımız gibi, önceki
gece, yine, konservatuvar mezunu bir arkadaş, final hayalleri
kurarken, jüri üyelerinden hiçbirisi dönmediği için daha ilk turda
elendi.
O da kendinden önce elenen konservatuvar mezunları gibi şoke oldu.
Ama söyleyecek sözü yoktu...