Öğretmen huzursuzsa, eğitimde ve özellikle de evlerde huzuru bulmak zordur. Bu yüzden, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu aceleye getirmemek gerekir. Çok beklendi, gerekirse biraz daha beklenir.
Yasal düzenlemelere gidilirken ilgili tüm paydaşların görüşü mutlaka alınmalıdır. Yoksa yapılan düzenleme önce yamalı bohçaya döner, sonra da hepten kalkar. Bunun geçmişte o kadar çok örneği var ki bir yenisi hayal kırıklığı olur. Umut ve temenni ediyoruz ki doğru olan her şey yapılıyordur.
Bu noktada en büyük paydaş elbette öğretmenlerimizdir. Özellikle de sahadaki öğretmenlerimiz.
Seslerine kulak vermek, dertlerine çare üretmek, kırılan gururlarını tamir etmek, heyecanlarına heyecan katmak onları onore edecek, yasayı çıkartanların isimlerinin eğitim tarihine altın harflerle kazınmasına da vesile olacaktır.
Yeni yasal düzenlemeyle ilgili olarak her gün yüzlerce ileti geliyor. Eminiz ki çok daha fazlası MEB’e, siyasi partilere ve TBMM’ye de gidiyordur.
Bunları dikkate almak da hepimizin asli görevi.
Adil olmalı
Kanun, eğitim fakültesi öğrencilerinden emekli öğretmenlerimize, özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenlerimizden devletin farklı birimlerinde çalışan öğretmenlerimize ve yakınlarına kadar milyonlarca kişiyi ilgilendiriyor. Ve pek çoğunun beklentileri de ortak noktalarda kesişiyor. İşte onlardan bazıları:
- “Öğretmenlik Meslek Kanunu, öncelikle öğretmenlerin mutluluğunu hedef almalıdır. Bu da sadece kariyer planlamasıyla sağlanamaz. Öğretmenlerin çalıştıkları ortama yönelik yapılan uygulamalarda fikirlerinin alınmasıyla, katılımlarının sağlanmasıyla, eşitlikçi bir anlayışla ücretlendirilmeleriyle, olur olmaz şikâyetlerle rahatsız edilmemeleriyle, okul birimlerinin kalite standartlarının geliştirilmesiyle, (müfettiş raporuyla belirlenmiş bir olumsuzluk bulunmadığı sürece) kariyerlerinin belirli kıdem aralıklarıyla sınavsız şekilde planlanmasıyla sağlanabilir.”