Önceki akşam iki muhteşem törene katıldım.
İlki Rahmi Koç Müzesi’nde, ikincisi ise Feriye’deydi.
İlk törende, 10 yıl içerisinde, sadece Nobel ödülü almakla kalmayıp dünyanın en zengin insanlarından biri olabilecek Prof. Dr. Aydoğan Özcan’a Rahmi Koç Bilim Madalyası verildi.
İkincisi ise emektar TRT spikeri Mesut Mertcan’ın son arzusu olan
TRT ana haberde, haberleri sunmasından sonra gerçekleşen vefa
töreniydi.
Hasan Abi’nin anma töreninden sonra bizim mahallenin sakinleri amma da vefasızmış dedim ama Mesut Mertcan’a destek gecesinde herkes oradaydı.
Özellikle televizyon habercileri...
Vefa turunda, biz gazeteciler bu kez durumu kurtardık ama ödül töreninde kafam karışmadı desem yalan olur.
Örneğin Koç Üniversitesi anlatılırken Vehbi Koç’tan neredeyse hiç bahsedilmedi.
Mustafa Koç’un hiç adı geçmedi. Ali Koç da törende yoktu.
Aynı gece, biz Mesut Mertcan’la sohbet ederken, o da bir başka köşede yemek yiyordu!
Ve yine aynı törende Aydoğan Hoca’yı yetiştiren ve bilimi sevdiren Atatürk Fen Lisesi’nden, hocalarından, arkadaşlarından hiç söz edilmedi, onlara mikrofon uzatılmadı. Keşke okulu ve öğretmenlerinin onunla gurur duyduğu gibi o da onlarla gurur duysaydı. Duyuyorsa da MIT’li diğer arkadaşları gibi bunu dile getirseydi! Allah’tan Bilkent unutulmadı ama orada da şimdiki rektörden söz edilirken kurucusu Doğramacı akıllara bile gelmedi.