Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rektörlük seçim sistemi değişmeli” dedi.
YÖK Başkanı Saraç da, seçimlerin üniversitelere zarar veren bir uygulama olduğunu dile getirerek, kendisine destek verdi.
Peki, sistem değişirse, her şey çok daha güzel mi olacak?
Üniversitelerimiz çağ mı atlayacak?
Çok daha önemlisi, seçim sisteminin ortaya çıkardığı arızalar neler?
Hangi üniversitede seçim nedeniyle kutuplaşma oldu, olaylar yaşandı?
Ayrıca, her ne kadar seçim yapılıyor olsa da sonuçta seçim kazanan adaylar değil de istenilen adaylar atanmıyor mu?..
Dünden bugüne?..
Benzeri tartışmalar yıllar önce de yapılmıştı.
Hatta seçimlere karşı olan dönemin YÖK Başkanı İhsan Doğramacı, görev süresinin dolmasına birkaç ay kala istifa ederek şov yapmıştı...
YÖK o dönemde kimi aday gösterse, o rektör seçiliyordu.
Evren, Özal, Demirel de Doğramacı kimi isterse onu atıyordu.
O dönemde öylesine kel alaka isimler rektör oldu ki sonunda siyasetçiler, “Yeter artık Hoca!” demek zorunda kaldı ve seçimler getirildi.
O zaman da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dile getirdiği kutuplaşma iddiaları vardı ve fazlasıyla tartışıldı.
Üniversiteleri böler diyenler kadar, demokrasi ve özgürlük getireceğini savunanlar da oldu.
Gelinen nokta ise ortada...
Dün ne ise bugün de o.
Yani değişen hiçbir şey yok!
12 Eylül yönetimi, kamplaşma yaratıyor gerekçesiyle seçimleri kaldırmış ve yerine atama sistemini getirmişti.
Otoriter yaşam sona erip sivilleşme başladığında da Demirel ve Özal seçim yolunu açtı, bugünlere kadar gelindi.
Peki, üniversitelere gerçek anlamda demokrasi geldi mi?
Evet demek mümkün değil.
Gelen her Cumhurbaşkanı, söylemlerinin tam tersini yaptı.
Sandık her şey dediler, sonra da en az oyu alanları bile atadılar.
O kadar çok ilginç örnek var ki sandığa saygı duydum diyen yalan söyler!..
Bilim Bakanı ne diyor?