Nereye giderseniz gidin, kiminle konuşursanız konuşun, memnun olanı bulmak zor. Hem de çok zor!
Herkes birbirini eleştiriyor.
Peki, herkesi eleştirenler kendi işini doğru yapıyor mu?
Evet demek çok zor. Çünkü onları da başkaları eleştiriyor...
Bu kafayla da bir yere varmamız mümkün değil...
Saatlerce konuşuyoruz, hem de incir çekirdeğini doldurmayan konularda.
Saatlerce televizyon izliyoruz, enayi yerine konulduğumuzun farkına bile varmadan.
Saatlerce didişiyoruz ama nedenini sorsanız şu diyen yok.
Peki o zaman bu gerginlik, bu öfke, bu hoyratlık niye?..
Sorun kimde?
İnsanları mutlu olmayan bir ülkenin mutlu olması düşünülebilir mi?
İşte bu yüzden, eğer huzuru ve mutluluğu arıyorsak, bu işe önce kişilerden ve ilk önce de kendimizden başlamak gerekmez mi?
Örneğin 20 milyon öğrencimiz, 30 milyon da velimiz var.
Eğer onları bir şekilde mutlu edersek gerisi gelecektir.
Ama biz ne yapıyoruz, onları hayata küstürecek ne varsa, dayatmaya çalışıyoruz.
Yine aynı şekilde nereden baksanız bakın en az 50 milyon televizyon seyircisi var.
Ne olur eğri oturup doğru konuşalım, bu dizileri, gelin kaynana programlarını, şovları, yarışmaları, tartışma programlarını izleyip de iyi ki izledim şu programı, çok şeyler öğrendim, ufkum açıldı, çok rahatladım diyeni gördünüz mü?..
Ya da taraftarlara bakın, futbolla yatıp futbolla kalkıyorlar.
Kar kış demeden her maça gidip, takımlarına destek oluyorlar.
Futbolcular ve teknik adamlar astronomik ücretler alırken, onları düşüneni, en azından aldığımız paranın karşılığını güzel futbolla verelim diyene hiç rastladınız mı?..