Sektörden birisi Bakan olunca, sandık ki turizm hemen
patlayacak.
Tıpkı eğitimde olduğu gibi turizmde de beklenti çok yüksek ama çıta
bir türlü yükselemiyor.
Bırakın 100 milyonu, 50 milyon turist bile telaffuz edilemiyor.
Peki, bu durum temkinli olmanın bir gereği mi, ülkemizin 100 milyon
turiste hazır olmaması mı yoksa bu kadarla yetinmenin herkese
yetmesi mi? Nedense kendimizi hâlâ bir turizm ülkesi olarak
görmüyoruz.
Turizmin, bu ülkenin altın yumurtlayan tavuğu olduğunun farkında
değiliz. Diğer tüm sektörlerde nal toplayabiliriz ama eğer
istenirse turizmde hep en başa oynayabiliriz. Ama önce buna inanmak
ve ona göre hazırlanmak gerekir.
Peki, bu yönde pozitif sinyaller var mı? Yok değil ama yeterli
olduğunu söylemek abartılı olur...
Sektör büyüyor öğrenci kaçıyor
Turizmde de eğitim olmazsa olmazların başında geliyor.
Sektör büyüdükçe, turist sayısı, kalifiye eleman açığı arttıkça,
tam tersine turizm eğitimine olan ilgi giderek azalıyor.
Neden? Çünkü mezunlar, ne aradıkları işi bulabiliyor ne de iş
güvencesi ve maaşı. İşte bu yüzden de turizm eğitimi veren fakülte
ve yüksekokullarda kontenjanlar bir türlü dolmuyor.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi doktora öğrencilerinden Ceren ve
Çağdaş Aydın’ın Türkiye’deki turizm eğitimi üzerine yaptıkları
araştırmaya göre, bu yılki üniversite sınavında Turizm
İşletmeciliği bölümlerinin yarısı, dört yıllık fakülte veya
yüksekokullar bünyesindeki Konaklama İşletmeciliği programlarının
ancak yüzde 22’si dolabildi. Turizm Rehberliği, Gastronomi ve
Mutfak Sanatları bölümlerinin tamamına yakını ise doldu.
Peki, önümüzdeki yıl ne olur? Sektör, bu konuyu gündeme almaz ve bu
alana yönelecek öğrencilerin kafalarındaki soru işaretleri
çözmezse, kontenjan açığı daha artacaktır.
Ve şu da çok iyi bilinmeli ki, kalifiye eleman olmadan, 100 milyon
turist de gelse, sıradan bir turizm ülkesi olmanın ötesine
geçemeyiz...