Sadece bizim gazetelerde değil, dünya medyasının manşetinde de
Bodrum Akyarlar’da özgürlüğe kulaç atarken, yaşama veda eden
Aylan’ın fotoğrafı vardı. Annesi ve kardeşi de aynı yolculukta can
verdi.
Peki, kabahatlisi kim?
Dünyayı savaş alanına döndüren ve yarattıkları bu cehennemi uzaktan
izleyenlerden başkası değil.
İşte asıl onlar, insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamında, savaş
suçlusu olarak, uluslararası mahkemelerde yargılanmalılar...
Dünyayı yönetenlerden biri olan İngiltere, bugüne kadar sadece 30
mülteci almış.
Yani bir otobüs dolusu kadar bile değil!
Yuh olsun.
Diğer Batılı ülkeler de onlardan farklı değil.
Silah satarken hiçbir kural ve sınır tanımayan, dünyayı cehenneme
döndüren bu ülkeler, mülteci alırken, bağış yaparken, kota üzerine
kota koyuyorlar.
Bin kez daha yuh olsun onlara...
Bize de yuh olsun.
Size, bize, hepimize.
Bu kaçıncı ölüm ve hâlâ seyrediyoruz.
O ölenlerden biri, sizin, bizim, hepimizin bir yakını ya da çocuğu
olabilirdi.
O zaman da mı böylesine duyarsız kalacaktık?
Vah, vah deyip geçecek, bu fotoğrafı niye bastı diye gazetelere,
niye yayınladı diye televizyonlara mı kızacaktık!