Kafamızı nereye döndürsek, bir memnu- niyetsizlik var.
Öğrenciler sınavlardan, vatandaş da seçimlerden bıkmış durumda.
Oysa sınavsız eğitim, seçimsiz de demokrasi olmaz. Yani hem sınavlara hem de seçimlere alışmak zorundayız.
Ha, abartılmıyor mu?
Kesinlikle abartılıyor!
Peki, çok sınav ve çok seçim, daha iyi eğitim ve daha iyi demokrasi getiriyor mu?
İşte o da tartışılıyor.
Getirir diyen kadar, getirmiyor diyen de var.
Ve alın size bir tartışma konusu daha.
İşte bu yüzden, biz bu soruyu, en iyisi mi hiç sormayalım!..
Onun yerine şu soruyu sorup ve araştıralım, belki o zaman ortak bir nokta yakalayabiliriz.
İşe soru:
Hangi ülkede bu kadar sınav ve bu kadar seçim var?..
Söz ve eylemler!
Sabah televizyonda Başbakan Yıldırım konuşuyordu.
Dikey binalardan vazgeçip, yatay binalara yönelmemiz gerektiğini anlatıyordu.
Daha önce, aynı konuda, Cumhurbaşkanı Erdoğan da rahatsızlığını dile getirmişti.
Peki, o zaman bu gökdelenler ne zaman ve nasıl dikildi, nasıl dur denir?..
Son örnek çok çarpıcı.
Yani gökdelenler.
Devletin en tepesini rahatsız eden konularda bile eylem birliği yapamıyoruz.
Yeniden yapılanmaya giderken belki bu konuları çok daha fazla konuşmamız gerekmiyor mu?
Yoksa rahatsız olduğumuz konuların sayısı çok daha fazla artar ve keyfimizi hepten kaçırır...
Sınav, sınav, sınav...
Napolyon para, para, para demiş.
Biz de sınav, sınav, sınav diyoruz.