MEB, YÖK ve ÖSYM boşa kürek çekmenin ötesinde hiçbir işe
yaramıyor.
YÖK’ün de MEB’den hiç farkı yok.
Sürekli yaz-boz yapıyor.
Üniversiteye giriş daha önce tıpkı şimdi yapmak istedikleri gibi
tek basamaklı ve basitti.
Bugünkü karma karışık hale getiren yine kendileri oldu.
Beş yıl sonra bu tek basamaklı basit bir sınavla olmuyor deyip
tekrar bugünkü sisteme dönerlerse hiç şaşırtıcı olmaz.
Deneme yanılma yöntemiyle öğrenme şekli, ilk çağlarda kalsa da, biz
hâlâ deneye deneye doğruyu bulmaya çalışıyoruz ki, bunu bile
elimize yüzümüze bulaştırıyoruz.
TEOG ve YGS, LYS’de gelinen son nokta, bugünü de aratacak
cinsten.
Çünkü getirmek istedikleri sistemler, daha önce denendi ve
kaldırıldı.
Ve asıl anlamadığımız nokta, sorunun sınavlarda olmadığı.
Hangi sistemi getirirsek getirelim, bir süre sonra değiştirmek
zorunda kalıyorsak, yanlışı, başka yerlerde aramalıyız.
Örneğin, popülizmde, örneğin umut tacirliğinde, örneğin
beceriksizlikte, örneğin donanımsızlıkta aramalıyız.
Tüm öğrencileri getirip üniversitenin önüne yığdığımız sürece,
hiçbir sistemin başarıya ulaşma ve gençleri mutlu etme şansı
yok!
İşte bu yüzden, sistem arayışı yerine, eğitimde insan gücü
planlaması yapmalıyız.
YÖK, sınavları nasıl azaltır ve içeriğini nasıl kolaylaştırırız
yerine gençleri, nasıl girişimci ve mesleki donanıma sahip hale
getiririz ona kafa yormalıdır.
TEOG’da 17 bin birinci çıktı, üniversitelerde 322 bin kontenjan boş
kaldı de ne oldu?
MEB ve YÖK asıl bu konulara kafa yormalı!.