Hemen her konuda sahipsiziz.
Örneğin, gençlerin, eğitimin, çocukların bir sahibi var mı?
Evet demek çok zor.
Peki ya tarımın, hayvancılığın, toprağın bir sahibi var mı?
Evet demek mümkün değil.
Eskiden Hayrettin Karaca vardı.
O da artık görünmüyor...
Oysa tarım yoksa, gelecek de yok.
Tarım arazileri bir bir yok ediliyor, en verimli topraklarımız
yağmalanıyor!
Erzurum Ovası’nın tam göbeğine üniversite bile kuruldu.
Öylesine bir akıl tutulması yaşıyoruz ki bu gidişat, gidişat
değil.
Binlerce yıllık antik kentleri gezerken, bir de bu gözle bakın!
Tarım arazilerine kurulmuş, doğayı yağmalamış tek kent
göremezsiniz.
Bu topraklar, dün bize miras kaldığı gibi, biz de yarın bizden
sonraki nesillere miras bırakacağız.
Ve yaşamın olmazsa olmazı tarımsal ürünler yoksa, açlığa, sefalete,
yoksulluğa hazır olun.
İşte o zaman, bugünkü beton yığınları için ah vah edeceğiz ama iş
işten çoktan geçmiş olacak.
Tarım sit alanları
Tıpkı tarihi ve kültürel alanlarda olduğu gibi tarım alanlarını
korumak için de sit alanları yaratılamaz mı?
Antik kalıntılar, nasıl ki tarihi sit alanıysa, binlerce yıldır bu
coğrafyada yaşayanları doyuran topraklar da, tarım sit alanı ilan
edilmez mi?
Neden? Çünkü tarım yapılan topraklarımız çok değerli ve giderek
azalıyor.
İstanbul’u örnek alalım, Silivri’nin dışında neresi kaldı?
Orası da yağmacıların iştahını kabartıyor!
Bugün direniyor, peki ya yarın?
Türkiye, bizim gibi on ülkeyi daha besleyecek tarımsal bir
altyapıya sahip ama nedense hâlâ bunun farkında değiliz.
Geçenlerde, Doğu ve Güneydoğu’ya minik bir tur yaptım, orta Anadolu
topraklarından en az beş kat daha verimli ve insanlar hâlâ
fakir.
Bunu anlamak mümkün değil.
Ve beton bloklar orada da çoktan yükselmeye başlamış!..
Organize tarım bölgeleri
Tarımsal alanları, bizdekinin onda biri kadar olan ülkeler, bizim
on katımız ürün üretiyorsa, akıllı tarımdan başka çaremizin
olmadığını artık görmemiz gerekiyor.
Tarımda öncü olan bölgeleri korumak ve kalkındırmak için Organize
Tarım Sanayi Bölgeleri kurmak zorundayız.
Nasıl ki organize sanayi bölgeleri ve teknoparklar kuruluyorsa,
organize tarım bölgeleri kurulma zamanı geldi de geçiyor.
Tarım teknolojilerini içeren inovasyon merkezleri olmadan, akıllı
tarıma geçiş yapmak mümkün değil.
Sanayi, turizm, inşaat önemli de tarım önemsiz mi?
Üretim, pazarlama, tohumculuk ve ürün saklama teknikleri buralarda
gelişmeyecek de nerede gelişecek?