Akıl ve bilim toplumu olmaktan hızla uzaklaşıyor muyuz? Ya da
tam tersi bir algı mı oluşturuluyor?
Söylenenlerle yapılanlar bazen taban tabana zıt!
Bazen NASA da kim oluyor diyoruz, bazen de eğitimde, bilimde
yerlerde sürünüyoruz!
Ama bilinen bir gerçek var ki, o da, dünya bilimine katkı
sıralaması ile kalkınmışlık sıralaması neredeyse birbirinin
aynı.
ABD, bugün, dünyanın en güçlü ekonomisine ya da ordusuna sahip
olduğu için değil, dünyanın en fazla bilim üreten ülkesi olduğu
için açık ara dünya liderliğini sürdürüyor!
Peki, biz bu aşamada ne yapıyoruz?
Temel bilimleri, önce hemen her köşeye açtık, sonra kontenjanlarını
şişirdik, şimdi de kapılarına kilit vuruyoruz.
Bu ne anlama geliyor?
Dün, genç bir bilim sevdalısının yaşadığı hayal kırıklığını sizinle
paylaşmıştık, bugün de Uygulamalı Fizik ve Elektronik Mühendisliği
alanında sadece ülkemizde değil dünyanın dört bir yanında
araştırmalar yapan, ders veren Prof. Dr. Coşkun İşçi’nin
görüşlerini dikkatinize sunuyoruz:
Gemiyi batırmayalım!
“Temel bilimler olmadan bilim nasıl üretilecek?” adlı yazınızı
okudum.
Ülkemizin geleceği için çok çok önemli ve acil olan bir konuyu
gündeme getirmişsiniz.
Ben de yeni emekli olmuş bir Uygulamalı Fizik ve Elektronik
Profesörü olarak birçok seminer ve konferansta bağırarak, slaytlar
göstererek aynı konuları dile getirmeye çalıştım.
Uzun yıllar İngiltere, Japonya ve diğer bazı gelişmiş ülkelerde,
mastır, doktora ve doktora sonrası araştırmalar yapmış biri olarak
temel bilimlerin önemini bilen biriyim.
Matematik ve Fizik olmadan mühendislik, tıp hatta hukuk olamaz.
Bu tür mühendislik eğitimiyle ancak teknisyen yetiştirilir.
Böyle giderse, 10 yıl sonra, sanayici yenilikçi mühendis bulamaz ve
yurtdışından mühendis ithal eder hale geliriz.