Eğitimin lime lime dökülen genelini bırakıp TEOG’a
kilitlendik.
Ne güzel!
Çok garip tartışmalar yaşanıyor ama en garibi, TEOG’u getirenlerin
ve daha düne kadar anlı şanlı bir şekilde savunanların, acz
içindeki durumları.
Bırakın getirdikleri sisteme sahip çıkmayı, tu kaka demeye
başladılar.
Yeni sistemi de onlar getirecekmiş!
Sonunun TEOG’dan farklı olmayacağına iddiaya girerim!..
Bugün TEOG’u savunmayanlar, yarın, esen rüzgâra göre, yenisini de
yerin dibine sokabilirler!..
Bu mu devlet adamlığı, bu mu bürokratlık, bu mu uzmanlık, bu mu
öğretmenlik?..
Kadro aynı
kadro
TEOG kalkmasın mı, kesinlikle kalksın.
Getirildiği ilk günden beri bunu söylüyoruz, bunu yazıyoruz.
Kalıcı olmayacağı daha ilk günden belliydi ama o gün bugündür, biz
bunu söyledik diye, bizi eleştirenler, şimdi şakşakçılık yarışına
girdiler...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrenci ve velilerin derdine tercüman
oluyor. Haklı da.
LYS, OKS, SBS, şimdi de TEOG’un kaldırılması için de hep aynı
şeyleri söyledi: Çocuklara ızdırap çektirmeyin, velileri okul
dışında arayış içerisine sokmayın.
Peki, ne oldu?
Her defasında kendisini “ofsayt”a düşürdüler...
En iyisi bu, artık öğrenci de, veli de, yorulmayacak dedikçe, sınav
ve dershane yükü daha da arttı.
Şimdi yine değişen bir şey olmayacak!
Çünkü, senaryoyu yazanlar da, oyuncular da hep aynı!..
Öneri ve olmazları!
Her ne kadar resmen açıklanmasa da TEOG’un yerine getirilecek
sistemler dillendirilmeye başladı.
Ve, hepsi de daha önce denenip, işe yaramaz diye çöpe atılan,
sistemler.
Tek tek bakalım:
Okul başarı puanına göre yerleştirme: Süper liselere girişte
uygulandı, şişirilmiş notlar yüzünden kaldırıldı. Kaldı ki,
sağlıklı bir ölçme değerlendirme sistemimiz olmadığı için kalıcı
olması mümkün değil.
İkamete dayalı sistem: İlkokullara girişte yıllardır uygulanıyor ve
çoktan iflas etti. İyi okullar önündeki servis araçları bunun bir
göstergesi. Kaldı ki her ilçe, her türlü okulun bulunduğu Beşiktaş,
Çankaya, Konak değil. On binlerce mahallede sadece tek okul var ve
kimseyi tek okula mahkum edemezsiniz!..
Her okul kendi sınavını yapsın: 70’li yıllardan önce böyleydi ve
öylesine sorunlar yaşandı ki merkezi sisteme geçilmesi zorunlu hale
geldi. Şu anda da uygulanması ya uygulansa bile kalıcı olması
mümkün değil. Van’daki, Yozgat’taki, Iğdır ve Kırklareli’ndeki
fakir fukara bir öğrenci, Galatasaray ya da diğer okulların
sınavlarına nasıl gelecek? Kaldı ki sınav demek, yarış demek,
kaldırılmak istenen de bu değil miydi!..
Performansa göre yerleştirme: Bu da mümkün değil çünkü herkese, her
yerde, aynı anda eşit olanaklar sunamıyoruz. Spor yapmak için
tesis, tiyatro ve opera için salon, resim için atölye, diğerleri
için de para gerek!
İlgi ve yeteneğe göre yönlendirme: Bu da bugünden yarına hemen
olmaz. Kim belirleyecek? Hadi belirlendi, o mahallede, o ilçede, o
ilde, spor okulu, güzel sanatlar lisesi, fen lisesi, tarım lisesi
yoksa ne olacak?
Peki, çözüm
ne?
Umut tacirliğinden vazgeçip ciddi bir eğitim ve insan gücü
politikası yaparsak, gerisi kendiliğinden gelir.
Herkesi üniversiteye yönlendiren sistemin iflası ortadayken, aynı
kafayla yol alamazsınız!..
Bu işe en çok kim sevinecek biliyor musunuz?
Özel okulcular ve merdiven altı dershaneler!..
Peki, Sayın Cumhurbaşkanı bunun tam tersini istemiyor muydu!..
Özetin özeti: Bu konuda herkes konuşuyor. Peki, üniversiteler
nerede?.