Turizm sezonu açıldı açılacak. Bodrum, her zamankinden bir adım daha geride. Hiç şaşırmadım. Mevsim, sanki mayıs değil de, kasım sonu.
Doğa, çoktan sarıya bürünmüş.
Begonvil dışında çiçek de yok gibi.
Orta refüjlere sanki bin yıl hiç el değmemiş. Belli ki, Ramazan sonrasını bekliyorlar. Peki ya yabancı turistler?
Bodrum’a öyle bir yüksek beklentiyle geliyorlar ki, hayal kırıklıkları tavan yapıyor. Allah’tan doğal güzellikler, mavi turlar ve beş yıldızlı oteller var.
Otel ya da tatil köylerinin içi vaha gibi ama dışarılar sanki çöl! Otellerdeki, sitelerdeki bakım caddelerde, sokaklarda neden yok? Onlar suyu, emek veren insanı buluyor da, belediyeler neden bulamıyor? Çünkü umurlarında değil!
Turizmin gerilemesinin onlarca nedeni olabilir ama en önemlisi, yönetenlerin, hâlâ bunun farkında olmaması. Bodrum gibi hele hele Akyarlar gibi dünyanın en güzel koylarına sahip bir belde bu viranelikte olmamalı!..
Eğlence bitiyormuş!
Yıllardır Bodrum’a gelip giderim, o gürültülü eğlence mekânlarına, çok zorunlu olmadıkça hiç gitmem. Ama gelenlerden pek çoğunun birinci önceliği bu. İş için Kefaluka’daydık. Yamacında bulunduğu dağ, tam bir kaya yığını ama içerisi fevkalade güzeldi.
Demek ki hiç de o kadar zor değilmiş. İranlı turistler vardı. Her yıl 2.5, üç milyon İranlı, hem de paralı olanları geliyormuş. Bunun yüzde 10, 15 kadarının ilk tercihi de, sırf eğlence için Bodrummuş.
“Ama artık eskisi gibi aradıklarını bulamıyorlar, başka yerlere yöneliyorlar. Kuşadası daha cazip geliyor” dedi tur operatörleri. Vah Bodrum, vah...
Çiçeği sevmiyoruz!
Bodrum’u bilenler begonvilin güzelliğini bilirler. Çok kolay büyüyor, muhteşem görüntüsü var ve nereye ekseniz coşuyor. Şehir begonvillerle donatılsa, araya bir de yıl boyu dalında kalan portakal görünümlü narenciye ağaçları dikilse, görüntü muhteşem olur ama bunu bile yapmıyoruz.