Üniversiteler olmadan, asla, büyük ve güçlü Türkiye sevdamızı
gerçekleştiremeyiz.
Bu yüzden, Cumhuriyet tarihi boyunca, hangi lidere sorsanız, en
büyük projelerinin başında üniversiteler geliyordu.
Peki, üniversiteler bu misyonlarını yeterince yerine getirebildiler
mi?
Çok çaba gösterdiler, çok yaralar aldılar, içlerine kapandılar ama
hâlâ en büyük umudumuz yine onlar.
Çünkü bilim, teknoloji, araştırma, inovasyon ve en önemlisi de
üretim olmadan geleceği yakalamamız mümkün değil!..
Araştırma üniversiteleri
YÖK, nihayet tematik üniversite modeline geçiyor.
Bölgesel kalkınmaya öncü olacak lokomotif üniversitelerden sonra,
şimdi de bilim, teknoloji, inovasyon ve Ar-Ge’ye yoğunlaşacak 10
araştırma üniversitesi belirlenecekmiş!
Araştırma Üniversiteleri Programı’na aday gösterilen 25 üniversite
belli olmuş.
Bu konuda ben de varım beyanında bulunan üniversiteler, bazı
kriterler kapsamında YÖK tarafından değerlendirmeye alınmış ve 25
aday üniversite belirlenmiş.
Şimdi tüm dikkatler ilk 10’a girecek üniversitelerdeymiş...
Miş, miş diyorum, çünkü gelişmeler şimdilik bu kadar.
Gelinen son nokta bu ama çok daha önemlisi, bundan sonrası. Bu 10
üniversite hangileri olacak?
ODTÜ, Boğaziçi, İTÜ, Hacettepe, Bilkent, Koç, Sabancı, İstanbul
gibi köklü üniversiteler mi yoksa yeni kurulan ve gelecek vaat eden
üniversiteler mi?
Öyle ya da böyle hadi seçildiler diyelim, peki ya sonrası?
Hiç bu tür sıralamalara girmeseler de Sakarya, Erciyes, Akdeniz,
Gazi gibi, öğrenci yükü altında ezilseler de göz dolduran
üniversitelerimiz de var.
Seçilme kriterleri ne olacak?
Tümüyle yüksek lisans ve doktoraya mı yönelecekler, yoksa lisans
öğrencisi almaya devam mı edecekler?
Ben iyiyim demekle iyi olunmuyor.
YÖK, bu üniversiteleri neye göre belirleyecek?
Bu konuda ne kadar objektif olacak?..
Lokomotif üniversiteler?
YÖK’ün önceki aylarda bölgesel kalkınma için seçtiği
üniversitelerle adeta dalga geçiliyor.
Kendilerine hayırları yok, bölgeyi nasıl kalkındıracaklar
deniliyor.
Umarız, araştırma üniversiteleri konusunda da aynı tabloyla
karşılaşmayız.
Söz konusu üniversiteler bugüne kadar bilim ve araştırma adına ne
yaptılar, önce onu görmek gerekir!
Ülkenin geleceğine yön verecek kurumlar öyle niyetle, beyanla
olmaz.
Samimiyet, kararlılık, inanç ve en önemlisi de hem insan gücü hem
de maddi kaynak gerektirir.
Değirmenin suyu nereden gelecek?
Hamileri kim olacak?..
Araştırma deyince, Sabiha Gökçen Havalimanı’nın hemen yanında
kurulan devasa İstanbul Teknopark’ta neler oluyor, bilen var
mı?
Müthiş yatırımlar yapıldı, müthiş araştırmalar gerçekleşiyor, peki
ya sonrası?..
Heyecanla büyük projelere imza atıyoruz ama arkası gelmiyor.