Üniver- sitelerin sessizliği hiç de iyiye alamet değil.
Neredeyse hiçbir konuda görüş beyan etmiyorlar.
Ne iyi diyorlar, ne de kötü!
Oysa bilim demek, sorgulamak demek!
Sorgulan- madan, konuşmadan, eleştiri ya da beğeni ortaya koymadan
doğru ya da yanlışı nasıl bulacağız?
Üniversitenin herhangi bir konuda görüşü yoksa ya da var da
söylemiyorsa, diğer kurumlar ne yapsın!
Üniversitelerin bu sessizliği, iktidarıyla, muhalefetiyle,
hocasıyla, öğrencisiyle, YÖK’üyle, rektörüyle, herkesi zan altında
bırakıyor.
Bir baskı var da ondan mı konuşmuyorlar yoksa bana dokunmayan yılan
bin yıl yaşasın diyerek her şeyden uzak mı duruyorlar, belli
değil.
Ortada bir gerçek var ki üniversiteler suskun hem de çok
suskun.
Örneğin onca eğitim fakültesi var, müfredat programı tartışılıyor,
biri bile ağzını açmıyor.
Ülkenin en önemli meselesi haline gelen referandum ve anayasa
değişikliği konusunda, öyle ya da böyle görüş açıklayan yok
gibi!
Ekonomide, dış politikada, terör ve bölgesel krizler hakkında tavır
sergileyene ya da herhangi bir araştırma yapana rastlamak da çok
kolay değil.
Hadi bazı konular politik ve riskli, peki ya dünyanın en önemli
sorunu haline gelen göçler konusuna niye hiç kafa yormuyorlar.
Dünya üniversitelerinde, bu konuda çok ciddi araştırmalar
yapılırken, göçten en fazla etkilenen ülke haline gelen bizde niye
hiç göçün yarattığı sorunlar üzerine derinlemesine incelemeler söz
konusu değil!
Acaba üniversiteler susarak bir şey mi anlatmaya çalıyorlar!