Dün bir soru sormuştum:
Güçlü ülkelerin mi güçlü üniversiteleri oluyor yoksa o ülkelere güç veren güçlü üniversiteler mi?
ABD örneğini verip, yeniyetme bir devleti dünya patronu haline getirenin akıl, bilim, teknoloji, inovasyon, özgürlükler yani üniversiteler olduğunu söylemiştim.
Şimdi bu çerçeveden baktığımızda, ülkemiz çok güçlü de üniversitelerimiz mi sıradan? Ya da üniversitelerimiz dünyanın en iyileri de ülke olarak biz mi onların gerisinde kalıyoruz?..
Sizlerin cevabı ne bilmiyorum ama benim görüşüm:
Üniversiteleriniz ne kadar güçlüyse, ülkeniz de o kadar güçlüdür.
Kimileri bu konuda ekonomiyi, demokrasiyi, yargıyı, orduyu ve daha pek çok kriteri öne çıkarabilir. Ama sonuçta hepsinin olmazsa olmazı, üniversal bakış açısıdır...
Şimdi gelelim yazının başlığına: Üniversitelerimiz susturuldu mu, yoksa sessizliği kendileri mi tercih ediyor?
Bu konuda her iki görüşü savunanların da fazlasıyla gerekçesi var.
Örneğin, yargı yerlerde sürünürken hukuk fakülteleri, eğitim lime lime dökülürken eğitim fakülteleri, kentler beton yığınına dönüşürken mimarlık fakülteleri, tarım yok olurken ziraat fakülteleri, ekonomik kriz çanları çalarken iktisat fakülteleri, sağlıkta kafalar karmakarışık hale gelmişken tıp fakülteleri şimdi konuşmayacaklar da ne zaman konuşacaklar?..