Bağımsızlığın ne olduğunu anlamak için işgal altındaki günleri hatırlamakta yarar var.
Bugünün Suriye’sinden çok daha vahim günlerdi. Milli Mücadele’yi sulandırmaya çalışanlar, yakın tarihimiz dururken uzak tarihimize odaklananlar, kazanılan zaferleri küçümseyenler, farklı yönlere çekmek isteyenler hep vardı, olmaya da devam edecek.
Kimin bize nasıl baktığı elbette önemli ama çok daha önemlisi,
bizim bize nasıl baktığımız.
Tarih işte bunun için var.
Eğer biz bugün dünü görmezden gelirsek, yarın birileri de bugünü ve bizi görmezden gelir.
Artılarıyla, eksileriyle, geçmişimize sahip çıkmak ve yeni kuşaklara aktarmak, yapılan hatalardan ders çıkarmak, en önemlisi de şanlı tarihimizle gurur duymak hepimizin asli görevidir...
Tarih boyunca hep zoru başardık ve dimdik ayakta kaldık.
Binlerce yıllık dünya tarihine bakıldığında, bizim gibi onuruyla ayakta kalan kaç ulus var ki!
Birbirimizi eleştirmeyecek miyiz, tarihten ders çıkartmayacak mıyız, başkalarıyla kıyaslama yapmayacak mıyız? Elbette hepsini yapmalıyız ama ortak değerlerimizi asla yitirmeden!
Allah kimseyi vatansız bırakmasın!
Yerinden, yurdundan, dilinden, dininden, bayrağından, eşinden, dostundan uzaklaştırmasın.
Vatanında, başka güçlerin ayak seslerini dinletmesin.
İşgal altındaki Anadolu’yu, İstanbul’u iyice anlamadan, hissetmeden, Milli Mücadele’nin, Zafer Bayramı’nın ne olduğunu tam idrak edemeyiz.
İşte bu yüzden, 15 Temmuz’dan başlayarak yakın tarihimizi yeni kuşaklara çok iyi anlatmalıyız ki ulusumuzu tehdit eden her türlü tehlikeye karşı hep uyanık olsunlar...