Alışkanlıkları değiştirmek dünyanın en zor işi derler. Ama MEB bunu hâlâ anlayamadı ve sık sık sistem değiştirmeye devam ediyor.
Adeta yazboz bakanlığı oldu.
Peki, kabahat onlarda mı, yoksa bizde mi?
Yeniliklere ne kadar açığız?
Her yenilik, her değişiklik kötü mü?
Yeniçeri Ordusu gibi her şeye karşı çıkarak nereye kadar gideriz?
Kapalı yerde sigara yasağını, sürücü koltuğunda emniyet kemerini anında kabullenen biz, el yazısını neden içimize sindiremedik?..
Yıllarca oturtmaya çalıştığımız el yazısından niye bir anda vazgeçtik.
Daha da garibi, el yazısını ısrarla savunanların şimdi üç maymunu oynamaları.
Hani çocuklarımızın el kaslarının gelişimi için çok önemliydi?
Hani dünyanın ilgisi ve tercihi bu yöndeydi?..
Neden olup bitenlere karşı çıkmıyorsunuz?
Eğer bugüne kadar söyledikleriniz doğruysae neden arkasında durmuyorsunuz?
Yoksa söylediklerinize artık siz de mi inanmıyorsunuz?..
Proje mezarlığı
Ülke olarak, özellikle de eğitimde, yeni projelere, çok sıcak bakan bir yapıya sahip değiliz.
Cumhuriyet tarihinin en büyük reformu diye lanse edilen pek çok projenin çöpe atılması biraz da bu yüzden.
Ama çok daha önemlisi, projeyi hayata geçirenlerin samimiyetsizliği!..
Eğer sonuna kadar sahiplenip, arkasında dursalardı, Türk eğitim sistemi bugün çok daha farklı olabilirdi. Çünkü çöpe atılan projeler içerisinde çok iyi olanları da vardı.
Örneğin kredili sistem, örneğin bilişim sınıfları, örneğin FATİH projesi!..
Şimdi birileri çıkıp, FATİH projesi hâlâ devam ediyor demesin, hali ortada!
İstenince oluyor
Yıllar öncesini hatırlayın; sigara yasağı ve emniyet kemeri takmanın zorunlu hale getirilmesine de mümkün değil, bize uymaz gözüyle bakılıyordu.
Cumhur- başkanı Erdoğan’ın bu konudaki kararlılığı ve konunun kamuoyuna doğru anlatılması, çok zor gibi görünen kuralların kısa bir sürede hayata geçmesine vesile oldu.
Keşke diğer konularda da, özellikle de eğitimde, her projenin bir sahibi ve kararlılığı olsa.
Bakın o zaman her şey nasıl da farklı oluyor!