Abbas Güçlü Milliyet Gazetesi

Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı

Ekonomik kriz, hayatımızı altüst edecek diyen de var, teğet geçer diyen de.Öyle ya da böyle bir kriz söz konusu olduğuna göre, önlem almak zorundayız.Çünkü ucu hepimize dokunacak. Kaldı ki krizi önlemek...

04 Aralık 2016 | 305 okunma

Ekonomik kriz, hayatımızı altüst edecek diyen de var, teğet geçer diyen de.
Öyle ya da böyle bir kriz söz konusu olduğuna göre, önlem almak zorundayız.
Çünkü ucu hepimize dokunacak.


Kaldı ki krizi önlemek, tek başına Ankara’nın üstesinden gelebileceği bir durum değil!
Şu ana kadar önerilen yaptırımlar, lükse, şatafata, israfa, ithalata ve dövize, bağımlılık derecesinde alıştırılan bir toplum için ne kadar işe yarar bilmiyorum.
Gelin isterseniz çözüm için önerilenleri bir bir hatırlayalım:
İsraftan kaçının! İki arabanızdan birisini satın. (Devlet kurumları bunu ne kadar uyguluyor? Mercedes satışı yüzde 145 artmış! En büyük alıcı da devletmiş!)
Dolardan vazgeçin! Dövizle olan anlaşmaları iptal edin. Dövizinizi TL’ye ya da altına dönüştürün.. (Bunu söyleyenlerin ne kadarı bunu yapıyor?)
İsrafa son verilsin. (Çok doğru. Ama önce örnek olmak gerekir. Vitrindekiler lükse, şatafata son verip, mümkün olduğunca sade bir yaşam tarzı sergilemeli ki halk da buna özenmeli.)
Üretim artmalı. (En doğru tespitlerden biri. Üretimin yeterince olmadığı, katma değeri yüksek ürünlere yönelinmediği, yerli ürün tüketimine ağırlık verilmediği sürece iki yakamız bir araya gelmez!)
Kayıt dışı ekonomiye son verilmeli. (Verilmeli de, nasıl verilmeli? Çin’den Fransa’ya şirket kurmak çok kolay ve masrafsız hale getirildi. Tek kişilik şirketler var. Bizde ise en çok parayı kazananların ne kaydı var ne de kuydu? Dahası, para getir de nasıl kazanırsan kazan kültürü adeta destekleniyor.)
Her şeyin başı eğitim
Yukarıdaki örnekleri daha da artırabiliriz, bu konuda cezai müeyyidesi yüksek yasalar çıkartabiliriz.
Peki, bu neyi değiştirir?
Hiçbir şeyi!..
Asıl önemli olan, üretimi, tasarrufu, vergi vermenin kutsallığını, israftan kaçınmayı, kaliteyi, ayağını yorganına göre uzatmayı, yerli üretime ağırlık ve öncelik vermeyi, yeni kaynaklar yaratmayı, var olan kaynakları en verimli ve doğru şekilde kullanmayı, bir şeyi ötelenmektense yapmayı ve en önemlisi de zamanın en değerli hazine olduğunu, yaşam biçimi haline getirmeliyiz.
Nasıl ve nerede mi?
Okulda ve eğitimle!
Eğitim ve öğretim iki ayaklı bir süreçtir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Öğretmen, öğretmen, öğretmen! 22 Kasım 2024 | 440 Okunma Eğitim nedir, ne değildir?.. 20 Kasım 2024 | 321 Okunma Pazar keyfi 17 Kasım 2024 | 59 Okunma Hatada ısrar mı erdem, dönmek mi? 15 Kasım 2024 | 228 Okunma Sosyal bilimleri ne zaman ciddiye alacağız? 13 Kasım 2024 | 143 Okunma