70’li yılların sonu, 80’li yılların başında terörün her türlüsünü yaşamış ve o, artık orada kaldı, tarihin derinliklerine gömüldü diye sevinmiştik. Ama görünen o ki aynı senaryo yine tezgâhlanmaya çalışılıyor...
Arkasında o, bu, şu değil, onlar, bunlar, şunlar var.
Bizi ısrarla Ortadoğu bataklığına çekmek isteyenlere verilecek en
büyük cevap, el ele kenetlenip, dik durmak ve bizi dün de
yıldıramadınız, bugün de yıldıramayacaksınız demektir.
Gün, birbirimizi yeme ve kabahatli arama dönemi değil, birlik
zamanı.
Üstesinden gelemeyeceğimiz sorun olmadığını cümle âleme
göstermeliyiz ki bizimle uğraşmaktan vazgeçsinler.
Duygularımızla değil, birikimimiz, deneyimlerimiz ve aklımızla
hareket etmeliyiz.
Ve bu arada, ne olur, artık moral bozucu hale gelen hamaset
nutuklarından da vazgeçelim...
Son olsun dedikçe, devamı geliyor.
Bitti, bitecek, ezdik geçtik, yok ettik dedikçe, şiddeti daha da
artıyor.
Tüm bu söylenenlerin ve yaşananların kamuoyu nezdindeki algısı da
çok farklı oluyor...
Niye? Çünkü ortalık ne kadar karışık olursa, başımızı o kadar çok
ağrıtacaklarını sanıyorlar...
Ama son gülen onlar değil, ülkemiz olacak!..
Kılıçdaroğlu kaygılı!
Hafta sonu CHP’li belediye başkanları ve Genel Başkan Kılıçdaroğlu
ile uzun uzadıya sohbet ettik.
Terör, yine ağırlıklı konuların en başındaydı.
Kılıçdaroğlu, bu konuda kaygılı hem de çok kaygılıydı.
Endişeleri ve ısrarla dikkat çektiği konular vardı.
Eminim ki aynı kaygılarını devleti yönetenlerle de paylaşmış ve
gerekli önlemlerin alınması için harekete geçilmiştir.