Ülke olarak zor günlerden geçtik. Hem de çok zor günlerdi!
Peki, olup bitenlerden yeterince ders alabildik mi?
Aynı hataları, bir daha yapar mıyız?
Mehmet Akif’in dediği gibi, Allah böyle günleri bir daha bize
yaşatmasın!..
Hemen her alanda büyük değişimler yaşanıyor.
Diğerleri bir yana, eğitimde olup bitenlere odaklanmak istiyoruz.
Çünkü her şeyin başı eğitim, eğitim, eğitim...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi, eğitimde çok zaman
kaybettik.
Dershanelerin kapanması, daha doğrusu isimlerinin değiştirmesi bile
10 yıldan fazla sürdü...
Eğitimde el yordamıyla hareket etmekten, günü birlik kararlardan,
en önemlisi de hiçbir kalıcılığı ve inandırıcılığı olmayan ve
sürekli değişen yaptırımlardan artık vazgeçilmesi gerekiyor...
Dershanelerin kapanmadığını, sadece şekil değiştirdiklerini hepimiz
biliyoruz. O yetmedi ki, bir kaç bilim alanında kurslar açılacak
denildi, yatırımcılar ona göre yatırım yaptı, dün bundan da
vazgeçildi...
Öğretmen atamaları konusunda ise hâlâ doğru yol bulabilmiş değiliz.
Özellikle mülakat konusunda ciddi sancılar var.
Zikzak çizmek konusunda, YÖK ve ÖSYM de MEB’den hiç aşağı
değil.
YÖK, kapatılan üniversite öğrencileri konusunda sürekli karar
değiştiriyor, ÖSYM ise pek çok konuda şaşkınlık içerisinde. Hâlâ
kendine gelebilmiş değil!..
Eğitim reformu şart ama...
Ak Parti iktidarlarının en yumuşak karnı hep eğitim oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da sonunda bunu dile getirdi. Direktiflerinin
hayata geçirilmesi konusunda çok zaman kaybedildiğine vurgu
yaptı:
“O zamanki Milli Eğitim Bakanımıza şunu söyledim, dedim ki ‘Bu
dershaneleri kapatalım.’ ‘Niye’ falan deyince, ‘Kardeşim’ dedim ‘Bu
dershaneler varsa, bu okullar niye var? Bu okullar varsa, bu
dershaneler niye var? Biz bir şeyi gidermek istiyorsak, bunu hafta
sonlarında telafi kursları veririz, yine öğretmenlerimiz verir, hem
3-5 kuruş daha fazla para almış olur, hem de bu çocuklarımız bu
telafi kurslarıyla bu açığını kapamış olur. Maalesef bunu
anlatamadık. Nabi Avcı Bey’in dönemine kadar biz dershaneler
konusunda adım atamadık. Bunlar bizim kayıp yıllarımızdır. Tabii
şimdi siz de başbakansınız ama bir yere kadar arkadaşlarınıza bir
şeyi anlatıyorsunuz. Israr, ısrar, ısrar...
Tabii daha fazla ileri gidemiyorsunuz ve en ciddi, en büyük parayı
bu adamlar bu dershanelerden kazandı. Ben diyeyim 1, siz deyin 2
milyar. Bunu kaybedince, bunların ilk tepkileri başladı.”
Bu çerçeveden bakıldığında, dershanelerin kapatılmasının iki ayağı
vardı. Biri FETÖ’nün para kaynaklarının kurutulması ve
temizlenmesi, ikincisi ise öğrencilerin çalınan zamanı ve
parasıydı.
İlki konusunda özellikle 15 Temmuz’dan sonra çok yol kat edildi.
Peki ya ikinci konu?..
Cumhurbaşkanı’nın deyimiyle “Okullar varsa, dershaneler niye
var?”
Temel liseler, hafta sonu kursları ve özel yetiştirme kursları,
dershane değil de ne?