YÖK’ü kuruluş yıllarından bu yana 40 yılı aşkın süredir yakından izliyorum. Tam taşlar yerli yerine oturuyor derken bir anda her şey toz duman oluyor. Gelen her Başkan kendine göre bir kadro ve kendine göre bir düzen oturtmaya çalıştığı için kurumsal hafıza diye bir şey kalmadı. MEB ve ÖSYM’de de olduğu gibi pek çok karar daha mürekkebi kurumadan ya iptal ediliyor ya da değiştiriliyor. Bazen de öylesine çelişkiler yaşanıyor ki “Böylesi devasa kurumlar, böylesi hataları nasıl yapar” demekten kendinizi alamıyorsunuz… Hatırlanacağı gibi son yıllarda üniversitelerdeki yabancı öğrenci sayımızı artırmak için kapılarımızı ve imkânlarımızı sonuna kadar açtık. Ciddi sayılara ulaştık. Öğrenci kalitesi dibe vursa da artan sayılarla övündük. Madalyonun bir yüzünde böylesi bir tablo öteki yüzünde ise daha da vahim gidişat söz konusu… Kendi kendini tanıyor YÖK, geçtiğimiz hafta kalite adına öne çıkan çok önemli 4 kural getirdi.