Hemen her şeye çok iyi başlıyor, çok kötü bitiriyoruz.
Bu konuda onlarca, hatta yüzlerce örnek sıralayabiliriz ama biri var ki insanın bindiği dalı kesmesi diye buna denir.
Bilimde yol kat etmeden uluslararası arenada birinci lige yükselmemiz ve refah toplumu olmamız mümkün değil.
Güzel bir başlangıç yaptık, ülkemizin dört bir yanını üniversitelerle donattık.
Onunla da yetinmedik, mastır ve doktora için yurtdışına 5 bin gencimizi gönderdik.
Peki sonuç?
Tam bize göre!
Liyakati takan yok!
“ ‘Beş yılda beş bin hayal kırıklığı!’ yazınız biz MEB bursluları arasında büyük yankı uyandırdı.
Çok sıkıntımız var ama en önemli sıkıntılardan biri de şu:
Geçirilen onca stresli yıldan sonra Türkiye’ye dönmeye başladık.
Yani dağları, okyanusları aşıp, o zor yıllar bitti derken, aştığımız o dağlar, gerçekten de hiçbir şeymiş.
Mastır ve doktoramı yurtdışında yapıp ülkeme isteyerek döndüm.
Uluslararası birçok makale yayımladım, konferanslara katıldım.
Kendimce iyi işler yaptım. Türkiye’ye döndüm ve üniversiteme akademisyen olarak atanabilmek için MEB’den görev talep ettim.
Fakat 3 ay boyunca beni üniversiteme yerleştiremediler.
3 ayın bitimine bir hafta kala yani tazminat ödememin düşmesine 1 hafta kala, beni MEB’e düz memur olarak bile değil, ‘aday memur’ olarak atadılar.