AK Parti Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş'a pat diye sordum:
“15 Temmuz’dan önce teşkilatlarınızla darbe provası yaptınız
mı?”
“Yok” dedi ama “Bu soru nereden çıktı” dercesine yüzüme baktı.
“Darbeyi aklımızın ucundan bile geçirmiyoruz ki, çünkü o geçmişte
kalmış. Milletvekillerimiz zaman zaman Meclis’te FETÖ’cüler darbe
yapacakmış deyince, geçin onu, bu devirde darbe olur mu diyorduk”
dedi. Ardından ekledi, “Binde bir bile olsa aklımıza
gelmiyordu”.
Bunu sormamın nedeni darbe gecesi AK Parti teşkilatlarının kısa
sürede organize olmasıydı. Belediyelerin araçlarının seferber
edilip, kışlaların etrafının sarılmasıydı.
Türk siyasi tarihinde hiçbir parti, darbeye karşı böyle bir direniş
gösteremedi. Bu bir ilkti. O nedenle AK Parti’deki o mekanizmayı
öğrenmek için Mustafa Ataş’la o geceyi konuştum.
“Başbakanımız saat 22.25’te aradı. Mustafa Bey, herhalde bir darbe
girişimi var. Teşkilatlarımızı arayın harekete geçsinler. Türk
bayraklarıyla il ve ilçe teşkilatlarına gitsinler, meydanlara
çıksınlar” diyerek şöyle devam etti: “Teşkilat başkanı olarak benim
7 yardımcım var. Her biri 12-13 ilden sorumlu. Hemen onları aradım,
hemen teşkilatlara ulaşmaları talimatını verdim. Ayrıca büyükşehir
il başkanlarını bizzat aradım. Yarım saat içinde tüm illerimize
ulaştık.”
İl başkanları ilçeleri aramış, milletvekilleri bölgelerini harekete
geçirmiş, Süleyman Soylu, Abdulhamit Gül ve Ömer Çelik gibi AK
Parti kadrolarını iyi bilen isimler sürekli olarak teşkilatla,
belediye başkanlarıyla irtibat kurup, sevk ve idare etmişler.
Saat 23.30: Genel Merkez’den SMS atılmaya başlanıyor.
“10 milyona yakın kayıtlı üyemiz var. Bilgi İşlem Servisimiz saat
23.30’da üyelerimize mesaj çekti. Ayrıca il teşkilatlarımız
üyelerine mesaj çekti. O gece 30 milyon mesaj çekildi.”