PKK, saldırıya geçmeden önce bölgedeki GSM hatlarına ait, ”Baz
istasyonları”nı imha ediyor. Böylece haberleşme imkanını ortadan
kaldırıyor.
Sonra “Pusu” devreye giriyor.
“Seri pusu” deniliyor bu sisteme.
PKK bunu 3 yıl önce Çukurca'da kullanmıştı. Birbirine bağlı el
yapımı mayınları (EYP) belirli aralıklarla patlatmış, 3 askerimiz
şehit olmuştu.
Dağlıca'da ise üç aşamalı tuzak kurdukları ortaya çıktı.
Birinci tuzak: Patlayıcı ihbarı yapıp, bölgeye intikal eden Mayın
El Yapımı Patlayıcı Timi (METİ) mayınları imha ederken ateş
açtılar.
İkinci tuzak: METİ timinin yardımına koşan Yarbay İlker Çelikcan'ın
içinde bulunduğu zırhlı araçların geçişi sırasında el yapımı
mayınlar patlatıldı.
Üçüncü Tuzak: İlker Yarbay'ın şehit düştüğü haberinin alınması
üzerine Kamışlı'dan yola çıkan üçüncü birliğin geçişi sırasında
“Uyuyan mayın”lar yeniden patlatıldı.
Daha önce de göstermelik bir yangın çıkarıp, itfaiyeye ihbarda
bulunan teröristler, itfaiyenin güvenliğini sağlayan polislere ateş
açıp, şehit etmişlerdi.
Diyarbakır'da trafik kazası ihbarına giden ekibi tarayıp,
polislerimizi şehit ettikleri gibi.
Pusu ne kadar kahpe bir saldırı yöntemiyse, mayın da bir o kadar
insanlık suçu.
Ama bunu kime anlatacaksın ki?
Kız çocuğunun yanında babasını şehit eden PKK'ya mı?
Ekmek almaya giderken katledilen Diyarbakırlı çocuk Fırat'ın
katillerine mi?