BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Malta ve Almanya gezisine çıkmadan önce telefonla aradı.
“Nasılsın” diye başlayan, “Nasıl gidiyor” diye devam eden bir görüşmeydi. “Sen bizim hareketimizin tüm aşamalarını bilen, duruşu olan bir arkadaşsın. O yüzden seninle konuşmak istedim” derken dostaneydi. Başbakan, “Referandumda havayı iyi görüyorum” diye söze başladı. “Kampanya henüz başlamadı. Ama son 60 güne girdik. Kampanyanın başlamasıyla birlikte havanın daha iyi olacağını görüyorum. Anlamlı bir evet bekliyorum” dedi. Cumhurbaşkanı ile Başbakan iki koldan referandum kampanyası yürütecekler.
Başbakan’la Anayasa değişikliğini, Cumhurbaşkanlığı sistemini ve tabandaki havayı konuştuk. Peki bu konuşma nereden çıktı? Tabii her zaman bakanlarla, imkân bulduğumuzda Başbakan’la, muhalefet liderleriyle, iktidar ve muhalefet temsilcileriyle konuşarak, siyasetin ve sokağın nabzını tutarak değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Başbakan’la konuşmamız sırasında fark ettim ki, benim çarşamba günkü, “Evet rüzgârı tersine döndü” başlıklı yazımdaki havayla mutabık değil. Görüşmemiz sırasında birkaç kez, “Havayı iyi görüyorum” diye altını çizme gereği duydu. Referandumda evet çıkacağından emin bir havada konuştu. Milletin meseleyi anladığını, güçlü bir şekilde destek vereceğine inandığını söyledi. Sorumlu gazeteciler olarak bizim görevimiz bu tür kritik süreçlere ayna tutmak. İnişleri çıkışları yansıtıp, gerçek tabloyu paylaşmak. Ama aynı zamanda Başbakan’dan, bakanlardan, siyasi parti liderlerinden aldığımız değerlendirmeleri de kamuoyuna yansıtmak. Referanduma giderken kanaatler bu şekilde oluşacak.