Meclis'te Başbakanın makamına çıkan merdivenlerin başında
bekliyorduk. Ancak Başbakan'dan önce bir sahne vardı. Anlatmam
lazım. Başı yazmalı, şalvarlı bir grup kadın Başbakan'la Meclis'in
merdivenlerinde fotoğraf çektirmişler, sevinç içinde gidiyorlardı.
Nur yüzlü kadınlardı. Başlarındaki beyaz tülbentleri temiz
yüzlerine o kadar yakışmıştı. Demirel'in, ”Eli nasırlı, kasketli,
şalvarlı, benim halkım” dediği Anadolu'nun saf ve temiz
insanları…
Başbakan Davutoğlu'nu beklerken, reformların koordinasyonundan
sorumlu Başbakan Yardımcısı Lütfü Elvan'la ayaküstü bir sohbetimiz
oldu. Darbe döneminden kalan anti demokratik yasalarla ilgili
çalışmanın ne durumda olduğunu sorduk. “Biz çalışmamızı tamamladık”
dedi.
Türkiye'nin demokratikleşme çıtasının yükselmesi ve darbe dönemi
hukukunun mevzuatımızdan ayıklanması açısından bu çalışma çok
önemli. Çünkü her darbe döneminde sadece Anayasa yapılmamış, darbe
hukuku yasalara, yönetmeliklere gizli ya da açık genelgelere
işlenmiş.
Zaten “darbe hukuku” buradan doğuyor. EMASYA'nın kaldırılması,
darbelere gerekçe olan TSK İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesinin
ilgasıyla bu yönde önemli adımlar atıldı. Ama sistemli bir temizlik
yapılamadı. Başbakan Davutoğlu 1 Kasım seçimlerinden sonra
muhalefet liderleriyle görüşmesinde bu konuyu da gündeme getirmiş
ve muhalefet partilerinden destek istemişti. CHP Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu, darbe hukukun ayıklanması yönünde bir çalışma
yapacaklarını söylemesi üzerine Davutoğlu, ”Bizdeki çalışmayı da
size iletelim. İktidar ve muhalefet ortak bir çalışma yapabiliriz”
demişti. İki lider mutabık kalmıştı. Başbakan'ın MHP'yi ziyaretinde
de bu konu gündeme gelmiş, Bahçeli, olumlu bir yanıt vermişti.
Türkiye'nin yüzde 90'ını temsil eden üç partinin lideri olumlu
baktığına göre geriye ne kalıyor? Liderler olumlu yaklaştı ama
süreç o noktadan işlemeye başlamadı. TBMM'de Anayasa Uzlaşma
Komisyonu kuruldu. Komisyonun geçen haftaki toplantısında CHP
sürpriz bir öneri ile geldi. Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun adının,
”Türkiye'yi darbe Hukukundan Arındırma” komisyonu olmasını önerdi.
Başkanlık sisteminin tartışılmasını da kırmızı çizgisi ilan edince,
masa devrildi.
Başbakan Davutoğlu ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın komisyonun
tekrar toplanması yönündeki çağrıları şu ana kadar karşılık
bulmadı. Ancak Başbakan dün AK Parti grubunda yeni bir çağrı
yaptı.
Başbakan'ın muhalefete çağrısı iki ayaktan oluşuyor.
1- Yeni Anayasa için uzlaşma komisyonunun çalışmalarına devam
etmesi.
2-Darbe hukukunun mevzuatımızdan ayıklanması için ayrı bir komisyon
kurulması.
CHP, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun adının bile değiştirilmesini
önerecek kadar darbe hukukunun ayıklanması konusunda istekli. Ancak
onlar bu işin Uzlaşma Komisyonu bünyesinde yapılmasını istiyorlar.
Meclis'i dikkatli bir şekilde takip eden gazetecilerden biriyim. Bu
Meclis'in sabahlara kadar çalışıp Anayasa değiştirdiğine, kavgalı
gürültülü bir şekilde yasalar çıkardığına çok tanık oldum. Seçimden
yeni çıkıldığı için Meclis'in olağanüstü bir yoğunluğu yok. O
nedenle iki ayrı komisyon kurulup, hızla yol alınabilir. Çünkü
ülkemizin hem yeni Anayasaya hem de darbe yasalarının ayıklanmasına
ihtiyacı var. Hem Anayasa'da yeterli ilerleme sağlanamazsa en
azından darbe mevzuatındaki değişiklik başarılmış olur. Biri
diğerine mani değil. İlla da tek komisyon çalışsın demek, arabayı
atın önünü koşmak demek olur. Ama niyet üzüm yemek değil bağcıyı
dövmekse o başka.
AK Parti darbe hukukunun ayıklanası konusunda iki aşamalı bir
çalışma yaptı.