ELİMİZDE fener, darbe gecesini aydınlatmaya çalışıyoruz.
Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, “İlk ihbar Hakan’a yapılacak bir
suikast şeklinde geliyor” dedi.
Oysa suikast değil, darbe ihbarının yapıldığı bilgisi vardı.
Davutoğlu’nun açıkladığı yeni bir bilgiydi.
15 Temmuz günü MİT’i arayan bir subay, “Kara Havacılık Okulu’ndan
birkaç helikopter kalkabilir. Sıkıntılı bir harekât olabilir”
diyor.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan bu ihbarı Genelkurmay Başkanı’na
iletiyor. 16.30’da ise MİT Müsteşar Yardımcısı Genelkurmay’a
giderek 2. Başkan Yaşar Güler’le bir araya geliyor. İstihbaratçılık
deyimiyle, ihbar kıymetlendirilip istihbarata dönüştürülüyor. Saat
18.00’de bu kez MİT Müsteşarı Hakan Fidan karargâha gidiyor,
Genelkurmay Başkanı ile bir araya gelip, ‘Darbeyi nasıl önleriz’
toplantısı yapıyorlar. Toplantı devam ederken Genelkurmay Başkanı,
‘darbenin sıklet merkezi’ olarak görülen Kara Havacılık
Komutanlığı’ndaki faaliyetleri denetlemek üzere Kara Kuvvetleri
Komutanı Salih Zeki Çolak’ı gönderiyor. Kara Havacılık’ta Salih
Zeki Çolak’a Kurmay Başkanı İhsan Uyar ile Ankara Garnizon Komutanı
Metin Gürak da iştirak ediyor. Genelkurmay Başkanı oradaki havayı
test etmek için Çolak’tan, “Komutan yarın İzmir’e gidecek, bir uçak
hazırlayın” diye talimat vermesini istiyor. Kara Havacılık’a giden
heyet, ABD’den alınan çift pervaneli ağır nakliye helikopteri CH-47
Chinook’u inceliyor.
BİLİNENLERİN YANI SIRA KOCA BİR KARADELİK VAR
Heyet, Kara Havacılık’tan her şey normal gözlemi ile ayrılıyor.
Salih Zeki Çolak, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na geçiyor, Metin
Gürak’ı yolda Ankara Valisi Mehmet Kılıçlar arıyor. Genelkurmay’da
çatışma olduğu haberlerinin alındığını söylüyor, tetkik etmesini
istiyor. Gürak, Genelkurmay’a yaklaşınca kapının tutulduğunu
görüyor. Arkaya dolaşıp Milli Savunma kapısından içeri giriyor. O
sırada bir subay, “Dur” diye bağırıyor. “Ben generalim, bana nasıl
dur dersin” diye itiraz edince silahını doğrultuyor. Bu arada önce
koruması sonra Metin Gürak, üzerine çullanılarak etkisiz hale
getiriliyor.
Darbe ihbarının alındığı saat 16.00 ile darbenin başladığı 21.00
arasında bilinenlerin yanı sıra koskoca bir kara delik var.
Sanıyorum yargılamalar sırasında dudaklarımızı uçuklatacak
itiraflara tanık olacağız.
Darbecilerin konuşmasının önüne geçmek için, ‘Af yok’ haberleri
yaptırılıyor, askeri birimlerde itiraf edenlerin affedilmeyeceği
söylentisi yayılıyor. Maksat, çözülmeyi önlemek.
Darbe gecesine ilişkin birçok karanlık nokta var. Darbe
tehlikesinin devam etmesinin nedeni bu. Çünkü roller net değil.
Genelkurmay Başkanlığı dün darbeye katılan birliklere ilişkin
kapsamlı bir açıklama yaptı. TSK’nın kahir ekseriyetinin darbe
girişimine karşı çıktığı belirtildi. Doğru. Zaten o yüzden bu
darbeye, emir komuta zinciri içinde olmayan, FETÖ cuntasının bir
kalkışması diyoruz. TSK’nın tümüne mal edilemez. Ama şu sorunun da
cevabının verilmesi lazım: Darbeye TSK’nın yüzde 1.5’i iştirak
etti. O zaman darbeyi önlemek için yüzde 98.5’i ne yaptı? Ankara ve
İstanbul’u bombalayan, sivil halkı tarayan savaş uçaklarını
indirmek ve helikopterleri susturmak için ne yapıldı?