Siyasette 24 saatin dahi uzun olduğu günlerden geçiyoruz.
Seçim hükümeti için son ana kadar, muhalefet liderlerinden sürpriz
bir hamle yapmalarını bekledim.
Ama olmadı.
Bu durumda iş Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kaldı. Erdoğan, bugün TBMM
Başkanı İsmet Yılmaz ile görüşerek süreci başlatacak.
Oysa liderler bir formül geliştirebilirdi.
Çünkü 45 günlük süre dolmadan AK Parti,
"Seçim hükümeti “için bir kez daha CHP'nin nabzını yokladı. İki
parti arasında bir arka kapı diplomasisi yürüdü. Yine sonuç
çıkmadı.
Ama başka bir gelişme söz konusu. AK Parti, Meclis'te sınır ötesi
operasyonla ilgili tezkerenin görüşülmesi için harekete geçti. Bu
sırada CHP'den, "Önseçimler için yasal bir düzenleme ihtiyacı
doğabilir. Bu nedenle bize biraz zaman tanıyın" talebi
geldi. AK Parti de bunun üzerine seçim barajının yüzde
7'ye indirilmesi ve seçim güvenliğine ilişkin bir düzenleme
yapılabilir mi diye CHP'yi yoklamaya başladı.
Koalisyon görüşmelerinde AK Parti ile CHP heyetler halinde görüştü
ama eksik olan bir şey vardı. Heyet başkanları hariç, iki lider
arasında “Mekik diplomasisini yürütecek" isimler yoktu. Örneğin AK
Parti seçim hükümeti önerdi. Kılıçdaroğlu 4 yıllık güçlü hükümet
istedi. Bu süre 10 ay ya da 1 yıllık koalisyona dönüşebilir miydi?
O müzakere bile edilemedi. Elbette ki tabanı birbirine zıt olan iki
partinin koalisyon kurmakta ne kadar zorlandıklarının farkındayım.
Sadece siyasette arka kapı diplomasisinin sonuç almada ne denli
etkili bir araç olduğuna dikkat çekmek istedim.