Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır programını izlemek için bir gün önceden gittim.
Amacım Erdoğan’ın konuşmasından önce halkın nabzını tutmaktı. Cıvıl cıvıl bir Diyarbakır buldum. Sokaklar canlıydı. Meydanlar doluydu. Ciğerciler, kadayıfçılar dolup dolup boşalıyordu. Meydana vardığımda ise gençler vardı, canlı müzik yapılıyordu. Meydanda Bursa’daki, Antalya’daki, İstanbul’daki bir konserden farklı bir manzara yoktu. Hatta daha kıpır kıpırdı. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Misbah Demircan, konserlere katılımın bazı geceler 70 bine kadar ulaştığını söyledi.
BARTIN HÜZNÜ ÇÖKTÜ
OHAL dönemlerinde de çözüm sürecinde de hep Diyarbakır’daydım. Her dönemde farklı bir Diyarbakır karşılar sizi. Bu kez coşkulu bir Diyarbakır buldum. Bu kez huzurlu bir Diyarbakır buldum. Bir dönemler hava kararmaya başlayınca Diyarbakır tenhalaşmaya başlardı. Terörün huzursuzluğu, korkusu sinerdi şehrin üstüne. Bu kez gündüzü hareketli ama gecesi daha canlı bir Diyarbakır vardı. Şehrin coşkulu bir saatinde Bartın’daki patlamanın haberi geldi. Zaman ilerledikçe Amasra’da bir felaket yaşandığı belli olmaya başladı. O andan itibaren Diyarbakır’da müzik durdu, meydanda eğlenen gençler eğlenceyi bıraktı. Bir burukluk hâkim olmaya başladı. Haberlerden Bartın’daki kurtarma çalışmaları izlenmeye başladı. Diyarbakır oldu Bartın.