12 Eylül duruşmasında Kenan Evren'in hasta yatağından tele
konferans yöntemiyle ifade vermesini izliyorduk.
20 Kasım günüydü.
Hayatımda ilk kez bir darbecinin yargılanmasını izliyordum.
Darbelerin acısıyla büyümüş Menderes'i her andığında gözleri yaşla
dolmuş biri olarak, hayatım boyunca, mahkeme salonunda, “Sanık
Ahmet Kenan Evren” sesini duymak istiyordum.
Duydum.
O günkü yazımın başlığına, ”Pinochet gibi yatakta” başlığını
atmıştım.
“Adaletli davrandık, bir sağdan bir soldan astık” demişti Kenan
Paşa.
Darbecinin adaleti buydu. Yaşını büyütüp çocukları asan bir
adaletti, onun anladığı adalet.
İdam sehpasında tecelli eden adalet!
“Asmayalım da besleyelim mi” sözünün kendisine ait olduğunu kabul
etti.
Avukatı araya girmese aslında başka itiraflarda da bulunacaktı.
Ama benim için en çarpıcı olanı, bir pişmanlık hissi yoktu. Nedamet
hissetmiyordu. Zaten, aynı şartlar oluşsa darbe yapmaktan pişman
olmayacağını söyledi.