15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilk konuştuğum liderlerden birisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmuştu. Hem şahsi itibariyle Kılıçdaroğlu hem de parti olarak CHP, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında ama’sız, fakat’sız, ve’siz, veya’sız bir tavır koymuş, darbenin karşısında yer almıştı.
Geçmişi darbelerle anılan bir partinin lideri olarak Kılıçdaroğlu’nun darbeye karşı duruşu önemliydi. CHP milletvekillerinin darbe gecesi Meclis’e koşup demokrasinin yanında yer almaları değerliydi.
Meclis Başkanı İsmail Kahraman tarihi oturumu açtığı sırada CHP milletvekillerinin Genel Kurul salonuna girdiğini görünce, kürsüden inerek yanlarına gelmiş, “Size birer demokrasi öpücüğü vereyim” diyerek kucaklamıştı.
Bu tespitlerin ardından biz yine darbe gecesine dönelim.
Darbeci askerlerin Boğaziçi Köprüsü’ne çıktığı saatlerde Kemal Kılıçdaroğlu, 21.50 uçağıyla İstanbul’a gidiyordu. 1-a numaralı koltukta Kılıçdaroğlu, 1-b’de ise AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı oturuyor. Uçağın tekeri Atatürk Havalimanı’nın pistine 23.00 civarında değiyor. Uçak körüğe yanaşırken, cep telefonunu açıp, askerlerin köprüye çıktığı haberini gören basın danışmanı Okan Konuralp hemen Kılıçdaroğlu’na koşup bilgi veriyor. Kılıçdaroğlu’na o an haberi alınca ne düşündüğünü sordum. “Arkadaşlar iki köprünün kapatıldığı ve uçakların uçmadığını haber verince önce espri yapıyorlar zannettim” dedi. Ama espri yapılacak bir durum yoktu. Kılıçdaroğlu, kısa süre içinde bir darbe ile karşı karşıya olduğumuzu fark ediyor. O sırada yanındaki koltukta oturan Hayati Yazıcı’ya dönüyor. “Darbeye karşıyız Hayati Bey” diyor. Apar topar VIP salonuna geçiyorlar. “Ankara’ya dönmek istedim, ‘Uçaklar kalkmıyor’ dediler. ‘Havaalanından çıkalım’ dedim, ‘Tanklar kapatmış’ dediler.”