AK Parti’de krizi büyütmeme eğilimi ağır basıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’ya hareket etmeden önce yapacağı açıklamayı iptal etti. Ukrayna’da yaptığı açıklamada ise, kararın üzüntü verici olduğunu belirtmekle yetindi. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ’ın açıklama yapmasına ihtiyaç duyulmadı. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, “Popülizme kaçmadan, suhuletle, itidalle bu meseleyi halletmek lazım” dedi. Başbakan’ın AK Parti grubundaki, “Bize yapılanın karşılığını misliyle veririz” çıkışı dahi, devlet olmanın gereği olarak izah edildi. Ta ki Cumhurbaşkanı Erdoğan Sırbistan’da konuşana kadar.
Erdoğan, iki aşamalı tepki ortaya koydu.
1- ABD yönetimini hedef aldı. “Üst düzey yöneticilerin Dışişleri Bakanımızla herhangi bir görüşme yapmaması yadırgadığım bir konudur. Ankara’daki bir büyükelçinin kalkıp da böyle bir karar alması, sonra da ben bunu devletim adına aldım demesi düşündürücüdür. Eğer durum böyleyse ABD’deki üst düzey yönetimlerle bizim konuşacak bir şeyimiz yok” dedi.
2- Krizin mimarı olarak gördüğü Ankara Büyükelçisi John Bass’a yüklendi. Erdoğan, “Büyükelçi bunu kendi kafasına göre aldıysa ABD üst yönetiminin o büyükelçiyi orada tutmaması gerekir. ‘Sen Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl bozarsın’ demesi gerekir. Benim büyükelçim böyle bir şey yapsa bir dakika tutmam” dedi. Erdoğan’ın tepkisi, “John Bass, giderayak istenmeyen adam ilan edilir mi?” sorusunu gündeme getirmişti. Erdoğan, John Bass’ın veda ziyaretlerinin kabul edilmeyeceğini söyledi. Böylece fiilen John Bass’ı istenmeyen adam ilan etti... Böylece John Bass, Cumhurbaşkanı tarafından, “persona non grata” ilan edilen bir büyükelçi oldu.
BÜYÜK BALIK
ABD Konsolosluğu görevlisi Metin Topuz’un, FETÖ bağlantısı nedeniyle tutuklanması üzerine başlamıştı bu kriz. Metin Topuz, “FETÖ’nün büyük balığı” olarak görülüyor. Erdoğan, “Bu kişinin FETÖ soruşturmasında önce gözaltına alınıp sonra tutuklanması, sonra bir kişi için daha gözaltı kararı alınması bir defa İstanbul Başkonsolosluğu’nda bir şeylerin döndüğünü gösteriyor” dedi. FETÖ’nün TSK imamı Adil Öksüz de 15 Temmuz’dan 6 gün sonra ABD Başkonsolosluğu tarafından aranmıştı. Hem de vize başvurusunda verdiği telefon numarasından değil, farklı bir hattan.