Almanya Başbakanı Merkel, bir süredir Türkiye ile çok düzenli
bir ilişki içinde.
Merkel'le Başbakan Davutoğlu 4 ayda beş görüşme yaptılar.
Merkel'in yakınlaşması hem Suriyeli mülteciler sorununun dünyanın
gündemine taşınmasına hem de Türkiye-AB ilişkilerinin hızlanmasına
neden oldu.
Halep'ten yeni göç dalgasının Türkiye sınırlarına dayandığı bir
sırada Merkel, dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile
bir araya geldi.
Merkel, zamanlaması açısından Ankara'ya kritik bir ziyaret
gerçekleştirdi. Merkel-Davutoğlu görüşmesi sürerken Ege'de batan
bir botta 24 mülteci hayatını kaybetti. Merkel, Başbakan'la
görüşmesini bitirip Cumhurbaşkanı Erdoğan'la görüşmeye geçti. O
sırada ölü sayısı 27'ye yükseldi. Artık saatlere sıkışmış bir
mülteci dramıyla karşı karşıyayız. İnsanlık ancak bu tür
trajedilerle yüz yılda bir karşılaşır.
Kısa süreli bir ziyarette çok önemli sonuçlara ulaşıldı.
Bu açıdan bakıldığında Ankara'dan bir Merkel geçti demek
mümkün.
Merkel sonuç odaklı görüşmeler yaptı.
Çünkü Merkel sadece Almanya'nın Başbakanı değil, aynı zamanda
Avrupa Birliği'nin lideri.
Davutoğlu-Merkel görüşmesinden sonra açıklanan 10 maddelik eylem
planı bu açıdan önemli.
Mültecilerle ilgili konu insani bir sorun olmaktan çıkıp,
uluslararası güvenlik konusu haline dönüşeli çok oldu. Bu açıdan
Almanya ile Türkiye'nin, mülteciler konusunda NATO'yu devreye sokma
girişimleri yerinde bir adım.
“Lübnan ve Ürdün nüfuslarının üçte biri oranında Türkiye ise 2.5
milyon Suriyeliyi barındırırken, 500 milyonluk Avrupa 1 milyon
Suriyeli mülteci kabul edemez mi?” sözleri Merkel'e ait.
Lübnan 1 milyonu aşkın, Ürdün 658 bin mülteciyi barındırırken,
İspanya en fazla 130 mülteci kabul edebileceğini ilan etti.
Danimarka ise mültecilerin mücevherlerine el koymayı sağlayan bir
yasa çıkardı. Mültecilerin altın dişleri olsa, belli ki Danimarka
sınırından girerken onları da sökecekler.
Merkel, Batı'da mülteciler konusunda en duyarlı lider olarak ön
plana çıktı. Bunu Merkel'in insani duyguları ile izah etmek yerine
Merkel'in uzak görüşlü liderliği olarak değerlendirmek
gerekiyor.
Burada Merkel'in vicdanı değil, vizyonu söz konusu.
Merkel, Sultanahmet saldırısında 11 vatandaşını kaybeden bir
ülkenin başbakanı olarak Suriye'deki ateşin sadece Türkiye'yi
yakmayacağını gördü.