Paralel yapı Ergenekon sürecinde ilk operasyonu Cumhuriyet
Gazetesi'ne yapmıştı. İlhan Selçuk, ilerleyen yaşına ve hastalığına
bakılmaksızın sabaha karşı gözaltına alınmıştı.
Mustafa Balbay ise tutuklandığında Cumhuriyet Gazetesi'nin Ankara
temsilcisiydi.
Paralel Yapı Cumhuriyet Gazetesi'nin üzerinden silindir
gibi geçmişti.
Kaderin garip bir cilvesi olsa gerek.
Can Dündar'ın Cumhuriyet'in başına geçmesi de yine paralel yapı
üzerinden oldu.
İlhan Selçuk, Mustafa Balbay'a yönelik operasyonları yürüten
savcılar, Can Dündar röportajlarıyla aklanıp paklanmış,
yolsuzluklarla savaşan melekler olarak sunulmuştu.
Can Dündar'ın Cumhuriyet'in genel yayın yönetmeni koltuğuna
oturmasını sağlayan bu röportajlar olmuştu.
Paralel yapı böylece Cumhuriyet'in üzerinden ikinci kez
silindir gibi geçti.
Bu aslında ne Can Dündar'ın suçu ne de paralel yapının
maharetiydi.
Cemaat gazetelerinin inandırıcılığını kaybetmesi, Taraf'ın
ipliğinin pazara çıkması üzerine, Cumhuriyet üst akıl tarafından
yeniden formatlanıp piyasaya sürülmüştü.
Can Dündar şu günlerde diyet borcunu ödemekle meşgul. MİT tırları
dosyasının yeniden açılmasının tek nedeni bu değil elbette
ki.