2011 seçimlerine giderken ilginç bir şey oldu.
Şimdi “Paralel yapı” dediğimiz, o zamanın “Gülen cemaati” AK
Parti'den milletvekili olmak için harekete geçti.
Gülen cemaatinin tarihinde ilk kez bu kadar yüksek oranda bir
başvuru gerçekleşti.
Sadece Gülen cemaatinden değil, ilk kez bir dini cemaatten bu kadar
isim milletvekili adaylığı için başvuru yapılıyordu.
Milletvekili aday adaylığı için 100'ü aşkın başvuru oldu. Hedef
70-75 milletvekilini seçilecek yerlerden listelere sokmaktı.
O günlerde bu ilgiyi, cemaatin siyasallaşması olarak
düşünmüştük.
Milletvekili listelerinin hazırlandığı dönemdi, Gülen cemaatinden
kaç kişinin listeye girip girmeyeceğini merak ediyorduk.
Listelerin hazırlandığı günlerde o dönem Başbakan olan Erdoğan ile
bir AK Parti Genel Başkan Yardımcısı arasında şu diyalog
yaşanmıştı:
Erdoğan- Gülen cemaatini nasıl değerlendiriyorsun?
Gen. Başk. Yard.- Benim tanıdığım kadarıyla bu yapı ikiye
ayrılıyor.
1-Tabanda çok samimi olarak hizmet edenler. Dershanelerle,
hizmetlerle ilgilenen samimi kesim.
2-Üstte istihbaratçıların, polisin, savcıların hakim olduğu kirli
yapı.
Erdoğan- Sence Fethullah Hoca bunların hangisinin içinde yer
alıyor.
Gen. Başk. Yard- Onu bilemeyeceğim.
Erdoğan- Fethullah Hoca o kirli yapının tam göbeğinde yer alıyor.
Hoca, o kirli yapının liderliğini yapıyor.
2011 seçimlerinde Gülen cemaatinden çok sayıda milletvekili adaylık
başvurusu oldu ama çoğu listelere giremedi. Cemaati temsilen 2
kişinin milletvekili adayı gösterildiği söylenmişti. Biri İlhan
İşbilen diğer Muhammet Çetin'di. Listeler hazırlanacağı zaman
Gülen'e özellikle önerdiği isim olup olmadığı sorulmuş, iki ismi
önermişti. Bizim kulağımıza gelen buydu.