BEŞİKTAŞ ve Kayseri’de PKK’nın bombalı araçlarla yaptığı
saldırılar büyük ölçüde çözüldü.
İki eylem arasında çok önemli benzerlikler tespit edildi.
Her iki eylemde de aynı bomba düzeneği kullanılmış.
Her ikisinde de patlayıcılar araca aynı şekilde yerleştirilmiş.
Her iki arabanın aynı yerine yerleştirilmiş.
Her ikisine de çift fünye konulmuş.
Daha da önemlisi her ikisinde de TNT, RDX PENT ve PDX patlayıcı ile
güçlendirilmiş.
Her ikisinde de PDX aynı oranda kullanılmış.
Buraya bir virgül koyup, Kayseri’deki patlamaya ilişkin ulaştığım
yeni bilgileri paylaştıktan sonra fabrikasyon patlayıcı konusuna
geri döneceğim. Şanlıurfa’da çalınan araç, Adana-Pozantı yolu
üzerinden Kayseri’ye getiriliyor. Bomba araca yol güzergâhında
yükleniyor. Araç ara yollardan getiriliyor, Pınarbaşı mevkisinde
araçtan Şanlıurfa plakası çıkarılıyor, Kırıkkale plakası takılıyor.
Bombacının elinde ise bir kroki ve yol tarifi var.
Kayseri’deki patlamada halk otobüsünü kullanan şoför hakkında ve
araca sivil bir şahsın alındığı yönünde iddialar vardı. O sivil
şahsın patlamadan az önce tıp fakültesinin önünde indiği
söyleniyordu. Şoför dışında araca sivil bir şahıs binmiyor. Sivil
şahıs denilen, asker. Ama kıyafetinden öyle anlaşılıyor. O askerin
ifadesine başvurulmuş. Hem şoförle hem bu sivil görünümlü askerle
ilgili kuşkulu bir nokta tespit edilmemiş.
PKK, araçlara bombayı Lice’de Şenyayla, Ağrı’da Tendürek ve
Tunceli’de Ali Boğazı’nda yüklüyordu. Onlar içimizdeki
Kandilcikler. Adana-Pozantı güzergâhı ise yeni bir bilgi. Bu
güzergâhta belli ki araca bomba yükledikleri bir yer var. Orası
tespit edilip yok edilmeli.
Beşiktaş’ta 38’i polis 45 vatandaşımız, Kayseri’de 14 askerimiz
şehit oldu.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, “Patlamanın arkasındaki
mühimmat tesadüfen elde edilen bir malzeme değildir” demişti.
Bu noktanın üzerinde biraz durmak istiyorum. Her iki patlamada da
PKK, bomba düzeneğini PDX patlayıcı ile güçlendirmiş. PDX’in çok
önemli özellikleri var. Bomba uzmanları roketatar sistemlerinde
başlığın güçlü bir şekilde ileriye fırlatılmasında kullanıldığını
söylüyor. Patlama sırasında bombanın şiddetini ve ateşleme hızını
yükseltiyor. Bu daha çok can kaybı demek. PKK, Beşiktaş ve
Kayseri’de çok büyük katliamlar planladığı için TNT’yi RDX ve
PDX’le güçlendirmiş. Beşiktaş ve Kayseri saldırılarında
“Fabrikasyon” bomba kullandı. Fabrikasyon bomba temin edilmesi güç
olduğu için PKK, daha önce PDX yerine “Gübre” kullanıyordu. Gübre
satışına dönük alınan önlemlerin etkisi oldu elbette ki ama
buradaki tek sebep o değil. Bomba uzmanları elinde 100 kilo PDX
varsa dahi 10’ar 10’ar kullanılır diyor. PKK ise Beşiktaş ve
Kayseri’de tam 200 kilo kullanmış. Demek ki örgüt fabrikasyon bomba
temin etmekte güçlük çekmiyor. Şimdi gelelim madalyonun öbür
yüzüne, PKK son 2 yıldır yaptığı bombalı saldırılarda NATO
envanterinde olan patlayıcıları kullanıyor. Şehirlerimizi kana
bulayan, insanlarımızı katleden PKK’lı canlı bombalar Amerika’nın
koruması altındaki Kobani’de “Tabura Ş. Serkan” da yetiştiriliyor.
DAEŞ’le mücadele adı altında PYD-YPG’ye verilen ‘fabrikasyon’
bombalar, PKK tarafından Türkiye’de patlıyor. Biz NATO’nun ikinci
askeri gücüyüz. Bizim şehirlerimizde patlayan bombalar ise NATO
envanterindeki patlayıcılar çıkıyor. Bu nasıl müttefiklik? Bu
durumun düzeltilmesi lazım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump
yönetimiyle Suriye konusunun masaya yatırılacağını söyledi.