Paris'te DEAŞ saldırısı oldu.
Fransa'nın ırkçı lideri Marie Le Pen, “Korkunç bir gece” dedi.
Halkıyla dayanışma içine girdi.
Sarkozy ise Fransız halkına, ”Teröristler Fransa'ya karşı savaş
ilan ettiler. Bu duruma karşı güçlü ve kararlı bir duruş
sergilemeliyiz” diye çağrı yaptı.
Ankara'da DEAŞ patlaması oldu. Daha cesetler yerde yatarken HDP eş
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ”Katil devlet” dedi.
Fransa'da seçimler yapıldı. İkinci turu sosyalistler aldı ama DEAŞ
saldırısı karşısında, ”Önce Fransa” diyen Sarkozy'nin partisi zafer
kazandı. Sarkozy'nin Cumhuriyetçiler Partisi şemsiyesinde seçime
giren partiler yüzde 40.7 alırken, Marie le Pen de oylarını 400 bin
artırıp yüzde 27.4'e yükseldi.
Bizim Selahattin Demirtaş da “Türkiyelileşme” rüzgarları estirdiği
dönemde, ”Önce ülkem” diyeceği düşünülerek 7 Haziran'da yüzde 13 oy
verilmişti. Ama o Avrupa'nın faşist lideri Le Pen kadar olamadı.
“Önce ülkem”, “Önce Türkiye” demek yerine, “Katil devlet” demeyi
tercih etti.
O yüzden de oyları eridi.
Seçimlerden önce “Türkiyelileşmeyi” göklere çıkaran, seçimden
sonra, ”Hendek siyasetini” kutsayan Selahattin Demirtaş'ı şimdi bir
dert almış.
Bu dert şehir savaşları nedeniyle Sur'un, Cizre'nin, Silopi'nin
yaşanamaz hale gelmesi, 200 bin Kürdün evini terk etmesi, yüzlerce
insanın ölümü, halkın perişan olması değil.
Barikatın arkasındakilerin elindeki silahlar Selo Başkanı
üzmüş.
Yok yok niye barikat kurup, ellerine silah alıyorlar diye
dertlenmiyor.
Tam aksine barikatların arkasındakilerin elinde hafif silahların
olmasından dolayı üzgün.
“Barikattaki insanların emlinde hafif silahlar var. Ama siz tankla,
topla şehirleri yıkıyorsunuz” diyor.