G7 ülkelerinin katıldığı zirve buluşması, cuma günü Japonya’nın Hiroşima kentinde başladı ve estirdiği rüzgarla birlikte pazar günü bitti. Dünyanın en zengin ve en güçlü ülkelerinin katıldığı bu toplantı, dünyanın geleceği için önem taşıyor. Sonuçta küresel ölçekte, siyaset ve stratejilerin oluşmasında ve mevcut küresel durumun gelişmesinde bu tür toplantıların ve konuşulan konuların büyük bir yeri var. Dikkatle izlenmesi, verilen mesajları kimyası, anlamları, neden olacağı eylemler ve Türkiye üzerinde üreteceği etkiler adına iyi takip edilmeleri ve kavranmaları gerekiyor.
Literatürde G7 (Group of Seven) olarak anılan ve ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada’dan oluşan bu uluslararası birlik içinde, karşıtlaşmış Çin gibi bazı güçlü ve zengin ülkeler hariç dünyanın en zengin ülkeleri bulunuyor. Hatta G7’ye küresel zenginliğin ve refahın sembolü demek mümkün. Toplam ülke servetlerinin 250-270 trilyon dolar seviyesinde olduğu ve bunun küresel zenginliğin yüzde 60-65’ine karşılık geldiği tahmin ediliyor.
***
Öte tarafıyla eskisi kadar etkili ve güçlüler mi? Bu da tartışılıyor. Geçmişte dünyanın en büyük yedi sanayi ülkesi olarak kurulan ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra oluşturulmuş ABD merkezli küresel düzenin sembolü olan, hatta kinayeli bir yaklaşımla "Kendini Üstün Görenler Kulübü" olarak tanımlanan G7, günümüz koşullarında artık dünya küresel üretiminin ancak yüzde 30’unu karşılayabiliyor.
Gelişen bu durum Batı adına ne kadar güç, üstünlük ve imtiyaz üretebilir?
Bu ne kadar sürdürülebilir?