Geçen hafta Azerbaycan'ın en köklü ve en kadim üniversitelerinden biri olan Devlet Neft ve Sanayi Üniversitesi'nin davetlisi olarak Azerbaycan’daydık. Büyük emek harcanarak organize edilmiş; "Çanakkale savaşından Karabağ savaşına: Türk Dünyasının 100. Yılı" konferansındaydık. Çanakkale’den başlayarak Millî Mücadeleye evrilen ve 1923 yılında Cumhuriyetin ilanıyla taçlanan 100 yıllık serüven sadece Türkiye için değil, Azerbaycan için de son derece değerli ve anlamlı.
Çanakkale Savaşı'nda Azerbaycan’dan gelen 3 binden fazla kardeşimiz, Halep’ten, Kerkük’ten, Musul’dan, Balkanlar’dan gelen diğer kardeşlerimizle birlikte Mehmetçiklerimizle koyun koyuna şehit düşmüş. Bununla da kalmamış. "Kardeş Kömeği" adı altında Millî Mücadeleyi büyük bir özveri ve heyecanla destek vermişler. Ruslardan gelen desteğin altında da dolaylı ya da dolaysız büyük rolleri var.
1923 yılı Azerbaycan ve bizim için bir başka anlam yüklü. 1923, gelecekte Azerbaycan’ın var oluş mücadelesine damgasını vuracak merhum Haydar Aliyev’in de doğum yılı. Yani o yıl sadece bölgeye ve insanlığa umut verecek şekilde Türkiye Cumhuriyeti devleti, bir siyasi güneş olarak doğmamış. Gelecekte Kafkas coğrafyasına damgasını vuracak Haydar Aliyev de bir şahsiyet güneşi olarak o yıl doğmuş.
***
Dile kolay, artık tam 100 yıl geçmiş. Ve 100 yılın son evresinde Güney Kafkaslar ve Asya jeopolitiğine damgasını vuran Karabağ savaşında iki kardeşin birliği bir kez daha ete kemiğe bürünmüş. Büyük bir stratejik ve jeopolitik gerçekliğe dönüşmüş.
Ve bütün bunların üstüne Türkiye’de insanlık tarihinin en büyük yıkımlarından birine neden olan Kahramanmaraş depremleri gerçekleşmiş.