İsrail’de yedi Yahudi yerleşimcinin öldürülmesi sonrası bunun bir gün önce Cenin’de dokuz Filistinlinin öldürülmesine misilleme/intikamı olabileceği düşünülmüştü. Hatta yaptığı yeni bir İntifada uyarısıyla Yediot Ahronot gazetesinin analistlerinden Ron Ben-Yishai başta bazı İsrailli analist ve gazeteciler de buna dahil oldu.
Ancak mesele sadece bu kadar değil. Çünkü İsrail açısından yedi Yahudi yerleşimcinin öldürülmesi, hele ki dini bir ritüel (sinagog) yakınlarında öldürülmesi, yeni kurulan Netenyahu hükümetini sarsacak ve şimşekleri üzerine çekecek kadar büyük bir olay. O nedenle gelişmeleri takip eden herkes, bundan sonra ne olacağını, İsrail’in nasıl tepki vereceğini görmeye çalıştı.
O nedenle İran’ın hafta sonu İran’da ve Suriye’de yaşadığı saldırılar, İran’ın etki ve iltisak ürettiği İsrail’i etkileyen alanlarda yaşananlarla ilgili olabileceği akla geldi.
Bir üstlenme olmadığı sürece "bu budur" diyemeyiz. Ancak İran’ı, İran’da ve eş zamanlı olarak Suriye’de vuracak kadar bir düşmanlık, irade ve kabiliyet çok ülkede yok!
Öte tarafıyla bu denli kapsamlı ortaya çıkan bir etki için, ciddi
bir istihbarat birikimi, planlama, verileri güncelleme, saldırı
yığınağını harekete geçirme ve etkiyi ortaya koyma uzun bir sürece
ihtiyaç duysa da İsrail’in yakın alanlarında bu yaşananlara tepki
vermek adına "kurusuna yaşına, azına-çoğuna, nokta
vuruşa-vuramayışa, başarıya-başarısızlığa bakılmaksızın" daha önce
yapılmış hazırlıkların üzerine "tetiği basma" emri verme olasılığı
da son derece yüksek.
Biz ise, İsrail ya da ABD saldırıları ne kadar üslenirse üslensin, İranlı karar vericiler yaşadıkları bu saldırılardan ne kadar İsrail ve ABD’yi sorumlu tutarlarsa tutsunlar, meseleyi farklı bakış açılarıyla değerlendirmek zorundayız. Çünkü ortam -dün de örneğini verdiğimiz gibi- son derece algıyı yönetmeye ve yönlendirmeye dönük etki, entrika ve tuzaklarla dolu.