1 Mayıs Pazartesi günü Ankara Kahramankazan’da Türk Savunma ve Uzay Sanayii'nin merkez üssünde son derece anlamlı bir tören vardı. İşin siyasi hiçbir polemiğine girmeden, sergilenen harp silah araç ve gereçleri her vatanseverin yüreğini kabartacak türdendi.
Sonuçta bunlar yoktu.
Cumhuriyet tarihimiz boyunca arayıp da bulamadığımız yitik mallarımızdı. Son yüzyıllık evremizde Savunma ve Havacılık alanında (özellikle stratejik sistemlerde) üretim, atılım, bağımsızlık pek çok kereler denenmiş ama muvaffak olunamamıştı. Hem içeriden hem de dışarıdan kaynaklanan pek çok neden, manipülasyon, baskı ve doğal, zorunlu, ehven-i şer gerekçelerle Türkiye özelikle yüksek teknoloji gerektiren silah platformlarında, sistemlerinde, sofistike mühimmatlarında dışarıya bağımlı kalmış, bağımlılıktan güdümlülükten kurtulamamıştı.
Yapmak zorunda kaldığı mücadeleler, bağımlılığın ürettiği can yakıcı sonuçlar, dökülen Mehmetçik ve sivil kanı, bunlardan çıkartılan dersler, arayış ve ortaya koyduğu muhakemelerle şimdi Türkiye büyük bir atılım içerisinde…
Millî siyaset ve strateji üretmede prangalarını kırma çabasında.
Başarabilir mi?