Pandemi sırasında Avrupa Birliği'nin güçlüleri tarafından yalnız bırakılan İtalya’da, koca bir hayal kırıklığıyla birlikte çok güçlü bir öfke ve güvensizlik yükselmişti. Açıkçası AB içinde baş gösteren bu çatlağı da Putin çok iyi gözlemlemiş ve doldurmaya soyunmuştu. Böylece AB’nin göbeği -AB Kuruluş anlaşmasının imzalandığı- Roma’da Rus askerleri, Antonov uçakları, Kamazlar, Urallar, Uazlar, Ziller boy göstermişti.
AB zenginlerinin maske peşine düşüp, İtalya gibi ikincil ülkelerin bir maskeye kurban edildiği bu dönemde, İtalya büyük bir travma yaşamıştı. Yakın geçmişte yaşanan bu gerçeklerin ve güvensizliklerin üzerine şimdi İtalya’da artık bir de Meloni var.
Görebildiğimize, yaptığı açıklamalara ve hakkında yazılanlara bakarak Meloni; öfkeli, tutkulu, coşkulu bir İtalyan milliyetçisi.
Elbet onu da Fransa’da yükselişe geçmiş Fransız Milliyetçisi Le Pen gibi tornaya sokmak, biçim vermek isteyenlerin olduğu da tartışılmaz bir gerçek. Ancak seçim öncesi Atlantik müesses nizamcılarına verdiği bütün tavizlere rağmen başarılı olamayan Le Pen’in aksine Meloni artık iktidar. Hem de Atlantikçilerin Fransa, Güney Avrupa ve Akdeniz’deki pivotu Macron’dan nefret eden bir iktidar.
Meloni’nin Fransa ve Macron’u baştan aşağı boyadığı Türkiye’de de pek popüler olan videosunun hatırlayın lütfen.
Ancak Meloni’nin hassasiyetlerine baktığımızda Fransa ve Macron’a ürettiği öfkenin kökeninde sadece Fransa ve Macron yok. Atlantik’in, neo-liberalizmin, çok uluslu şirketlerin bütün insanlığa dayattığı sömürü, çağdaş işgal ve istila metotlarına karşı bir öfke ve direnç var.