Başlıkta yer alan sorunun cevabı genellikle “Tabii ki ABD,
YPG'yi IŞİD'e karşı mücadelede kara gücü olarak kullandığı için
destekliyor” diye veriliyor. Oysa Suriye'de “Arap Baharı” patlak
verdiğinde ABD, Esed yönetiminin çekilmesi gerektiği yönünde çok
sert mesajlar vermişti. ABD'nin Suriye politikasının odak noktası
Esed rejiminin devrilmesiydi. Şimdiyse Washington yönetiminin
görünen politikası Esed'in devrilmesi değil, Suriye'de YPG'yi
güçlendirmek. ABD'nin politikası Esed'in belirli bir toprak parçası
üzerindeki hakimiyetini tanımaya doğru hızlıca evrildi. Bu arada
Esed ABD için neredeyse hedef olmaktan çıktı. Esed'in yerineyse
sözde IŞİD aldı. Öyle ki IŞİD'in varlığı YPG'nin silahlı meşruiyeti
için bir paravan oldu. Gelişmelerin seyrinden daha baştan itibaren
Suriye'nin bölünmesinin plânlandığı, ülkenin kuzeyinde Doğu
Akdeniz'e çıkışı olan bir 'devletçik' peydahlanmak istenildiği
anlaşılıyor. “YPG”yse bu devletçik için kullanılan bir aparat
konumunda.
İran'ın güney batısındaki Kürt bölgesinden başlayan, Kuzey Irak'ı
da içine alarak Kuzey Suriye üzerinden Doğu Akdeniz'e açılan daha
büyük bir koridor senaryosunun sondan önceki ara perdesinin sahneye
konulduğunun işaretleri bunlar. Yeni bir devlet peydahlamak kolay
değil elbet. Bunun için zaman lâzım, toprak lâzım, nüfus lâzım ve
her şeyden önce etkin bir silahlı güç lazım. Tabiatiyle bu senaryo
İran, Türkiye, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüklerini tehdit
ediyor. Bu yüzden bu ülkelerin 'sorunsallaştırılması',
dikkatlerinin dağılması, ekonomik, siyasi ve askeri güçlerinin
zayıflatılması, içerden ve dışardan sıkıştırılması lâzım. “FETÖ'cü
darbe girişimi”ni bağlamda yorumlamak gerekir.
ABD işgalinden sonra Irak fiilen üçe bölündü. Suriye'deyse herkesin
herkesle savaştığı karmaşık bir tablo var. Bu tablo içerisinde
ABD'nin Suriye politikası açık şekilde ilerliyor. 'IŞİD'le
mücadele' sadece YPG'nin elini güçlendiren önemli bir figür. ABD,
Türkiye'nin itirazları ve karşı atakları sebebiyle YPG'nin Fırat'ın
doğusunda kalması yönünde resmi bir söylem vaaz ediyor. Tabii bu
söylem kimseye inandırıcı gelmiyor. Zira üzerine “SDG(Suriye
Demokratik Güçleri)” peruğu geçirilen YPG güçleri Fırat'ın
batısında da mevzi kazanıp daha batıya doğru ilerlemeye
çalışıyor.