https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac
ABD Başkanı Donald Trump daha önce yaptığı bir açıklamada Amerika’nın Suriye’de bir işi olmadığını söylemiş, asker çekme konusunu ise “belirsiz” bırakmıştı. Trump ilk Başkanlık döneminde Suriye’deki Amerikan askerlerinin bir kısmını geri çekmişti. Bu çekme işlemine tepki gösteren dönemin Savunma Bakanı James Mattis ise görevinden istifa etmişti.
ABD’nin geniş Ortadoğu havzasından sorumlu “Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM)” Suriye’deki sözde askeri misyonun devam etmesini istiyor. 2013 yılında CENTCOM Komutanlığı’ndan emekli olan Mattis 2017’de Savunma Bakanlığına getirilmişti. Trump Suriye’den asker çekmeye başladığında “CENTCOM”un başında Joseph Votel bulunuyordu. Votel ve Mattis Suriye’den asker çekme kararından vazgeçmesi için Trump’ı ikna edememişti.
Trump’ın Suriye’deki askeri çekmesinden en fazla İsrail rahatsızlık duyuyor. “İsrail Lobisi”yle bağlantılı yayın organlarıysa Trump’ın Savunma Bakanlığında en üst düzey görevlere getirdiği bazı isimleri hedefe koydular. Politikadan Sorumlu Savunma Bakan Yardımcılığına getirilen Elbridge Colby, “Strateji” ve “Politika” da en üst görevlere getirilen Austin J. Dahmer ve Michael DiMino ile Politika kıdemli Danışmanı Alex J. Velez-Green bu isimler arasındalar.
Bu isimler ABD’nin Ukrayna ve Ortadoğu yerine Asya-Pasifik’te Çin’e odaklanması gerektiğini savunan görüşleriyle tanınıyorlar. Pentagon’un politikalarını şekillendirmesi beklenen bu ekip “Önce Amerika Muhafazâkâr Gerçekçileri” olarak etiketleniyorlar. Bu ekibe göre ABD için öncelikli mesele Çin’dir. Ekibin bazı üyeleriyse ABD’nin denizaşırı askeri müdahalelerinin mümkün olduğunca sınırlandırılması gerektiğini savunan “İzolasyonistler” olarak biliniyorlar. “Öncelikçiler” ve “İzolasyonistler” ABD’nin Ortadoğu’daki askeri varlığının Suriye’den başlayarak aşamalı olarak sona erdirilmesini ve Asya-Pasifik’e ağırlık verilmesini istiyorlar.
Merkezci Cumhuriyetçi şahinler ve merkezci Demokrat (liberal) şahinler de bu yeni ekipten rahatsızlar. Suriye’deki ABD askerlerinin çekilmesi gerektiğine inanan Trump’ın bu denklem içerisinde nasıl bir karar vereceği merak ediliyor. Hem Trump’a göre, hem de Colby ve arkadaşlarına göre Suriye ABD’nin hayatî ulusal güvenlik çıkarlarıyla ilgili bir mesele değil.
Trump 27 Ocak’ta ABD’nin tüm dış yardımlarını, İsrail ve Mısır hariç, 90 günlük bir süreyle durdurmuştu. Suriye’de kamplarda tutulan 40 bin civarında IŞİD yakını ailelerle 9 bin civarındaki IŞİD tutuklusundan bir Amerikan firması sorumlu. Firma bu görevi PKK uzantısı güçle birlikte yerine getiriyor. Yardımları durdurma kararı bazı personelin işi bırakmasına yol açtı. Ancak Dışişleri Bakanı Marco Rubio bu kararda istisnalar yaparak şimdilik krizi yatıştırdı.
CENTCOM’cular ise IŞİD’in ABD için tehlike arzetmeye devam ettiği iddiasını savunuyorlar. CENTCOM eski komutanı Joseph Votel “War on the Rocks”daki 17 Ocak tarihli yazısında bu iddiayı tekrarlıyordu. Votel, ABD’nin PKK uzantısı gücü terk ederek Suriye’den çekilmesinin Amerika’nın güvenilirliğine zarar vereceğini savunuyordu. Votel, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve diğer birkaç ismin ABD’nin Suriye’deki ortaklarını terk etmeyeceğine dair güvencelerine rağmen Trump’ın ‘kararsız’ olduğunu vurgulayarak, “Suriye’de asker bulundurmadan da Amerikan çıkarlarını korumanın mümkün olduğuna ikna olmuş olabilir” diyordu.
CENTCOM’cular ABD’nin Suriye’deki askeri misyonunun IŞİD’i kontrol altına tutmakla sınırlı olduğunu savundular hep. Esed rejimi devrildi ve yeni bir yönetim iş başında. IŞİD’i bahane eden Votel Suriye’de ABD’nin ortak hareket ettiği silahlı gücün PKK’nın uzantısı olduğunu itiraf ediyor.
BM üyesi birçok devletin PKK’yı terör örgütü olarak kabul ettiğini belirten Votel buna rağmen ABD’nin bu gücü terk etmesinin ABD’nin çıkarlarına olmayacağını savunuyor.
Bu bahanelerin Trump’ı ikna etmediğiyse öteden beri biliniyor. PKK uzantısı silahlı gücün “paralı gardiyan” rolünün ötesinde amaçları olduğuysa sır değil. Trump’ın ABD çıkarlarıyla ilgisi olmadığına inandığı bu askerî misyona para akıtmaya devam etmesiyse beklenmiyor.
CENTCOM’cular için asıl mesele İsrail’in çıkarlarını korumak. Trump ABD askerlerini hemen çekebilir veya bunu aşamalı olarak yapabilir. Washington’da yerleşik iki partili dış politika şahinleriyse Suriye’nin manzarasını İsrail’in stratejik çıkarlarına uygun olarak yapılandırmak için Trump’ı ikna etmeye çalışıyorlar. Trump seçmenlerine “Neocon politikalar”a ve “sonsuz savaşlar”a son vereceğini taahhüt etmişti. Soru şu: Trump bu sözünde durarak “Önce Amerika” mı diyecek, yoksa “Önce İsrail” diyerek Netanyahu’nun peşinden mi sürüklenecek?