ABD Başkanı Donald Trump’ın Baş Stratejisti Steve Bannon’ın “Beyaz Saray”dan uzaklaştırılmasıyla “Hizipler Savaşı” yeni bir safhaya girdi. “Globalistler” ve “Ulusalcılar” arasında 6 aydır süren güç savaşını şimdilik Bannon ve mürettebatı kaybetti. Bannon, “Globalistler”in önündeki tek engel değildi kuşkusuz, ama en tehlikelisi ve en savaşçısıydı.
Trump, tabandan gelen bir siyasetçi olmadığı halde hem parti içinde adaylığını kabul ettirdi ve hem de Hillary Clinton karşısında seçimi kazandı. Bu seçim zaferinde, kampanyaya çok kritik bir aşamada dahil olan “Breitbart News”in yönetim kurulu başkanı Steve Bannon’ın büyük payı vardı. Bannon, “Cumhuriyetçi Parti”yi daha popülist bir sağ çizgiye taşımak isteyen “Beyaz-Milliyetçi” akımın önde gelen ismiydi. Breitbart ise hareketin platformuydu.
Seçim kampanyasının stratejisini kuran Bannon, Trump’ın “Önce Amerika” söyleminin de mimarıydı. Bannon’ı Trump’ın seçim kampanyasına monte eden isim, “Cumhuriyetçiler”in ve “Çay Partisi”nin önde gelen bağışçılarından “Mercer Ailesi” idi. Ailenin reisi Robert Mercer, “Breitbart”ın finansörüydü. Bannon’ı Breitbart’ın tepesine yerleştiren de oydu.
Steve Bannon ve “Breitbart” yazarlarından Stephen Miller, Sebastian Gorka ile Tera Dahl gibi isimlerin Beyaz Saray’da etkin görevlere getirilmelerini, Trump ile sözkonusu bağışçı aileler arasında yapılan anlaşmanın bir parçası olarak görmek lazım. Bağışçı ailelerin Trump üzerinden ABD’nin dış politika tercihlerini yönlendirmek istemelerinin nedenleri olmalıydı.
Amerikan medyası, Mercer ve diğerlerinin Trump’a verdikleri desteğin nedenlerini sorguladı, ancak tatmin edici cevaplar bulamadı. Gerçek nedenler parça parça ve yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Irak’ta çok kötü bir sicili olan özel güvenlik şirketi “Blackwater”ın eski patronu Eric Prince’in Afganistan’daki savaşı özelleştirme projesi bunlardan biriydi. Bannon ve hempalarının desteklediği bu proje, Ulusal Güvenlik Danışmanı H.R McMaster, Savunma Bakanı James Mattis ve Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford tarafından geri püskürtüldü.
Eric Prince’in projesinden de anlaşılacağı gibi, Ulusalcıların ‘Trump’ın gerçek gündemi’ olarak savundukları her bir başlığın arkasında aslında ‘gizli gündemler’ yer alıyor. Meselâ, resmi olarak ABD Irak’ın toprak bütünlüğünden yana görünüyor. Ancak Trump’ın bağışçıları arasında yer alan ve Beyaz Saray’daki ‘Ulusalcı’ hizbi destekleyen bazı iş adamlarının Irak’ın bölünmesi için sahada gizli politik çalışmalar yaptırdıkları biliniyor. Irak’ın bölünmesinden çıkar sağlamak isteyen, petrol ve gaz dışındaki değerli madenlerle ilgilenen çok büyük şirketler bunlar. Bu şirketler gerek ABD’de, gerekse hedef ülkelerde politik gelişmeleri etkileyebilecek miktarda büyük paralara hükmediyorlar. Bu güçler için ‘politika’ ticari bir yatırım.