Başkanlık koltuğuna oturmasının üzerinden 6 ay geçti ama Donald Trump kafasındaki ajandayı bir türlü hayata geçiremiyor. Trump, “Sağlık Yasası”, “Göç Yasası” , “Rusya ile ilişkiler” konusunda “Kongre” ve “Yargı” engeline takıldı. Oysa Cumhuriyetçiler hem “Temsilciler Meclisi”nde, hem de” Senato”da çoğunluktalar. Öyle anlaşılıyor ki Trump ve Kongre’deki Cumhuriyetçiler arasında ‘politika uyumu’ sağlanamadı. “Rus bağlantısı” ise Trump’ın boynundaki kemer. Rusların Trump lehine başkanlık seçimlerine müdahale ettiklerine dair iddialarla ilgili soruşturmalar Trump’ı her geçen gün daha fazla sıkıştırıyor.
Ana akım medyanın şiddetli muhalefetiyle karşılaşan Trump’ın “Amerikan İstihbarat Topluluğu” ile kavgası da devam ediyor. “CIA” eski Başkanı John Brennan Kongre’nin her iki kanadındaki “Cumhuriyetçiler”den ve “Demokratlar”dan Trump’ı dizginlemelerini istedi. Brennan, Rusya soruşturması için “Özel Savcı” olarak atanan “FBI”eski Başkanı Robert Mueller’ın azledilmesi halinde isyan çağrısı yaptı. Bu çağrı, “Trump’a darbe çağrısı” olarak algılandı. Trump, Özel Savcı atadığı Mueller’dan da umduğunu bulamadı.
Trump, Adalet Bakanı Jeff Sessions ve Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’dan da memnun değil. Medyada her iki ismin görevlerinden el çektirileceği iddia ediliyor. İddialara göre dış politikada Trump ile anlaşmazlığa düşen Tillerson istifa etme eğilimi içinde. Hatırlayacak olur isek, Trump, Katar’a boykot uygulayan ülkelere destek vermiş, Tillerson ise boykotçu ülkelerin öne sürdükleri gerekçeleri tatmin edici şekilde delillendiremediklerini açıklamıştı.
Öte yandan Trump’ın “Beyaz Saray”daki adamları arasında da şiddetli bir iç savaş yaşanıyor. Başkanın Adamları “Globalistler” ve “Ulusalcılar” olarak iki kanada ayrışmış durumdalar. Trump’ın radikal sağcı baş stratejisti Steve Bannon ve ekibi, rakiplerini “Wall Street”te yerleşik finans kuruluşlarının çıkarlarını savunan “Globalist bankerler” olarak niteliyorlar. Trump’ın etkili görevlere atadığı birçok kişinin ortak yanlarıysa, “Goldman Sachs” başta olmak üzere çok uluslu yatırım bankalarında çalışmış olmaları. “Bannoncular” bu grubu, Trump’ın “Önce Amerika” sloganıyla ifade edilen milliyetçi gündemini saptırmaya çalışan “İçerdeki Düşman”olarak görüyorlar. Bannon’cu grubun önemli isimlerinin “Alternatif Sağ” hareketin yayın organı “Breitbart”tan “Beyaz Saray”a transfer edildiklerini belirtelim.
Bir süredir “Breitbart”ı ve Cumhuriyetçi yayınları dikkatle izliyorum. “Beyaz Saray”daki iç savaşın şiddeti bu yayınlarda kendisini gösteriyor. Şunu da hatırlatmakta yarar var, ister “Bannoncular”, isterse diğerleri olsun, bütün bu kanatların arkasında büyük sermaye grupları var. Bu gruplar ABD’nin dış politikasının kontrolünü ele geçirme savaşı veriyorlar. Trump yönetiminin “Rusya”, “Çin”, “AB”, “Ortadoğu”, “Afganistan” gibi dış politikanın önemli konu başlıklarında şimdiye kadar dört başı mamur bir strateji ve doktrini ortaya koyamamış olmasında bu çıkar gruplarının kendi aralarında verdiği mücadele çok büyük rol oynuyor.
İç savaş “Ulusal Güvenlik Konseyi”, “Pentagon” ve “Dışişleri” arasında da cereyan ediyor. Mesela, Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı General McMaster ile de bazı konularda ters düştüğü ifade ediliyor. Rakip kanatlar arasında uluslararası ticaret, eğitim, vergi reformu, gümrük mevzuatı gibi konularda da şiddetli bir kavga söz konusu. Trump’ın ilk altı aylık yönetiminde “Beyaz Saray”da birçok istifa olayının yaşanması kavganın şiddetini gösteriyor. Daha başka istifalar da gelecektir ama bu istifaların detaylarını bir sonraki yazıya bırakalım.