Hazreti Ömer’in 638 yılında Kudüs’ün fethinin şehir halkı tarafından nasıl karşılandığını “Tapınak Şövalyeleri” isimli kitabın İngiliz yazarı Piers Paul Read şu sözlerle anlatıyor:
“Perslere karşı kazanılan zaferin ardından Bizans ordusu dağıtılmış ve Müslümanlara karşı toplanan güçler de Yermük savaşında yenilmişlerdi. Ama istilacıyı memnuniyetle karşılayanlar da vardı-Müslümanların hoşgörülerini Ortodoks Hıristiyanların zulmüne yeğleyen Yahudiler ve aynı zamanda, İsa’nın ikili doğası konusundaki Ortodoks öğretisini reddeden, kendi patrikleri, dini yönetimleri bulunan ve inançları yüzünden zulüm gören Monofizit Hıristiyanların çoğu. Üstelik halife, kentin teslim olması karşılığında Hıristiyan sakinlerinin yaşamlarına ve mülklerine güvence vermiş, mabetlerine dokunmamıştı.”
Hazreti Ömer’in kurduğu barış düzeni 1099’da Kudüs’ü işgal eden “Haçlılar” tarafından bozuldu. Zafer sarhoşu Haçlılar kentin sakinlerini kurbanlarının yaşlarına ve cinsiyetlerine bakmadan katlettiler. Sinagoga sığınan Yahudilere de merhamet edilmedi. Haçlılar sinagogu ateşe vererek Yahudileri diri diri yaktılar. Hazreti Ömer’in tevazu ve nezaketine dikkat çeken Piers, bu katliamları Roma’lı Titus’un lejyonerlerinin Kudüs’teki katliamlarıyla karşılaştırır.
Kudüs’ün işgalinden sonra kentte “Tapınak Şövalyeleri” adıyla askeri bir tarikat kuruldu. “Süleyman Tapınağı Şövalyeleri” olarak da anılan Tapınakçılar, “Mescid-i Aksa”nın altında “Süleyman Mabedi”nin kalıntılarının yer aldığı efsanesine inanıyorlardı. 88 yıl süren işgal döneminde Tapınakçılar yıllarca “Mescidi Aksa”nın altını kazdılar. Rivayetlere göre Tapınak yerine saray kalıntılarıyla karşılaştılar. Mabet kalıntısına rastlamış olsaydılar, ifşa ederlerdi. Tapınakçılar, iddia edilen yerde olmadığı anlaşılan mabedi yeniden inşa etmekten de vazgeçtiler. “Tapınakçılar”ın kazılarda bazı ‘kutsal eşyalar’ bulduklarına dair söylenceler uyduruldu. Bu söylenceler kazılarda bulunan hazineleri örtbas etmek için üretilmiş olabilir.
Selahaddin Eyyûbi’nin Kudüs’ü yeniden fethedip özgürleştirmesiyle birlikte “Tapınakçılar” müstehak oldukları cezaya kavuştular. 1300 yılı başlarına gelindiğinde “Tapınakçılar” ve diğer “Kudüs Şövalyeleri” Doğu Akdeniz’den tümüyle süpürülmüş durumdaydılar. Tarikatı Avrupa’ya taşıyan “Tapınakçılar”, Fransa Kralı IV. Philip tarafından kanlı şekilde tasfiye edildiler. Tarikatin mal varlığı Kudüs’ten kalma “Saint Jean Şövalyeleri”ne devredildi. Tarikatin son büyük üstadı Jacques de Molay ve arkadaşları 1314’te yakılarak öldürüldüler.
Kudüs, 1099-1187 yılları hariç, 638’den 1917’ye kadar yaklaşık 1200 yıl Müslümanların adil yönetimi altında yaşadı. Bunun son 400 yılını “Osmanlı günleri” oluşturuyor. Siyonistler de sözde arkeolojik gerekçelerle “Mescid-i Aksa”nın altını kazdılar. Tepkiler üzerine kazılar bazen gizlice devam ettirildi. Amaçları “Mescid-i Aksa”yı ortadan kaldırarak “Süleyman Mabedi”ni yeniden inşa etmek. Şimdi “Mescid-i Aksa”da yaşananlar ise Netanyahu’nun, iktidarını borçlu olduğu aşırı dinci Yahudi fraksiyonları memnun etme girişiminin bir sonucu.